[sg_popup id=13393]
[widgets_on_pages id=”Adsense Auto Ads”]
Evinizi yurtdışından aldığınız eşyalar ile süslemek hoşunuza gidiyorsa, her gittiğiniz ülkeden buzdolabınızın kapağını dolduran magnetler ile dönmeyi seviyorsanız, euro kuruna aldırmadan yeni kıyafetler almak size göre ise, dönerken poşet poşet peynirleri bavula sıkıştıracak yerleri önceden ayırıyorsanız, üstündeki çok güzelmiş diyen arkadaşlarınıza “Evet canım, buralarda bulamıyorum, yurt dışından alıyorum hep” derken bir yandan da kendinize gülebiliyorsanız sizin Amsterdam’da alışveriş vaktiniz gelmiş demektir:) Şimdi Amsterdam nerden çıktı, alışveriş deyince bi’ Paris, bi’ İtalya, bi’ Amerika’nın meşhur outletleri liste başıdır diyorsanız bakalım listenize Amsterdam’ı da sokabilecek miyiz?! Peki Amsterdam’da alışveriş için nereye gitmek gerekir? Aslında Amsterdam’da o kadar çok yer var ki alışveriş için; sokaklar, alışveriş merkezleri, süpermarketler, pazarlar, ne ararsanız var alışveriş adına… İşte sizi sonuca götürecek, bazılarını eşinizin dostunuzun bile keşfetmediği Amsterdam’daki alışveriş noktaları… Her zamanki gibi soru-cevap anlatmaya başlıyoruz.
Bizim çok vaktimiz yok, hazır Dam Meydanı’na gitmişken alışveriş yapabileceğimiz yerler var mı?
Dam Meydanı’na kadar gelmişken hemen arkasında kalan tarihi posta binası, bugünün ise alışveriş merkezi olan Magna Plaza’ya da uğrayabilirsiniz. Beklentiniz fazla yüksek olmasın diye önceden uyaralım, içeride hepi topu 15 – 20 mağaza var. Ama günümüzde bir Mango’nun 10 mağaza gücünde olduğunu unutmayalım.
Burası sizi kesmez ise Dam Meydanı’na kadar uzanan hemen yakındaki meşhur alışveriş caddesi Kalverstraat’ı da turlayabilirsiniz. Biz bu caddeye seyahatimiz boyunca birkaç kere gitmiştik. Gerçekten de buradaki ürünler daha mı güzel yoksa yurt dışında olmaktan kaynaklanan bir şımarıklık mı bilmiyoruz, ürünlerini pek bir beğenmiştik.
Eğer mağaza mağaza gezmeyeyim, tek bir yerden alışveriş yapayım, o da lüks markalar olsun diyorsanız, Dam Meydanı’nın diğer köşesindeki arı kovanı anlamına gelen çok katlı mağaza De Bijenkoff’agidebilirsiniz. İçeride Marc Jacobs’tan Chloe’ye, Armani’den Paul Smith’e birçok seçkin markanın ürünleri var. İçeride o kadar çok farklı marka var ki kendinizi kabinlerde Tommy Hilfiger ve Ralph Lauren ürünlerini denemiş ama sonunda yeni Michael Kors çantanız omzunuzda mağazadan çıkarken bulabilirsiniz.
Vakitten bol ne var?! Alışveriş her daim candır! Tek tek mağazaları gezip alışveriş yapabileceğimiz caddeler de var mı?
Sürekli müzeden müzeye koşmaya gerek yok diyorsanız, Amsterdam’da alışveriş için en güzel yerlerden birisi olan Negen Straatjes’ye (Dokuz Cadde) gitmelisiniz. Mağazalar arasında, kolunuzda markaların adları yazılı, içleri silme kiyafet dolu büyük dikdörtgen kağıt torbalar ile salına salına yürümek için ideal bir yer burası. Ama burayı özel yapan yan ise her yerde görmeye alıştığınız mağazaların yanında şaşırtıcı dükkanların da caddede kendine yer bulması.
Şarküteriye uzun bir süre uğramanıza engel olacak yüzlerce peynirin vitrinleri süslediği peynir mağazası De Kaaskamer, müze ve mağazanın iç içe girdiği gözlük dükkanı Brillenwinkel, her Ikea’ya gidişinizde mum almadan duramama alışkanlığınıza dur dedirtecek Pontifex mağazası, Chuckey’nin Gelini filmini hatırlatan oyuncak doktoru Kramer’ın mağazası ile Negen Straatjes Amsterdam’da alışveriş yapmayı planlayanlar için doğru bir tercih olabilir.
Amsterdam’da gezilmesi gereken yerlerden birisi de alışveriş caddesi Leidsestraat. Çiçek pazarının devamındaki bu meşhur caddedeki dükkanların vitrinlerinden biz kendimizi alamamıştık. Sonunda da beğendiğimiz ayakkabıların vitrinde yalnız başlarına kalmalarına dayanamadık, peşimizden ağlamasınlar diye evlat edindik. Alışverişten yorulursanız caddenin sonundaki Leidseplein’deki (Leidse Meydanı) kafelerden birisinde sokaktan geçenleri izleyerek dinlenebilirsiniz.
Malum Hollanda çiçekleri ile meşhur. Eve eli boş dönmemek için nereye gitmek gerekir?
Bloomenmarkt (çiçek pazarı), Amsterdam’da mutlaka gidilmesi gereken yerlerden birisi. Biz Bloomenmarkt’tan hem kendimize hem de arkadaşlarımıza lale soğanları almış, eve de minik minik saksılar, rengarenk kaktüsler getirmiştik. Gerçi taşıyamayacağımızdan alamadığımız daha pek çok ilham verici, Polyanna enerjisi aşılayıcı, bir sahil kasabasına yerleşmişçesine dinginlik veren başka çiçekler de aklımızda kalmıştı. Üstelik bu çiçekçilerde ziyadesiyle hediyelik eşya da mevcut. Yeri de çok merkezi, Dam Meydanı’na ve Rijksmuseum’a yaklaşık 10 dakika yürüme mesafesinde olduğundan rahatlıkla gidebilirsiniz.
Çiçek pazarı ile ilgili de ek bir bilgi verelim. Eskiden çiçekçiler tekneler ile gelir ve çiçeklerini bu teknelerden satarlarmış. Şimdi de bu eski alışkanlığın devamı olarak tezgahlar hala suda ama sabit olduklarından anlaşılması o kadar kolay değil.
Peki Amsterdam’da alışveriş için gidebileceğimiz pazar tarzında bir yer var mı?
Sosyete pazarı, semt pazarı kavramlarına, evimizin yanındaki sokakların bir anda kapanıp tezgahlar ile dolmasına alışmış olan bizler için sokaktaki tezgahlardan alışveriş yapmazsak olmaz. Amsterdam’da da yan yana gelmiş tenteler ile kapanmış bir sokakta alışveriş yapmak istiyorsanız 1904’den beri kurulan Albert Cuyp sokak pazarına mutlaka uğramalısınız. Burada taze meyvelerden çiçeklere, peynirden tekstile, waffle’dan taze ekmeklere kadar neredeyse her şey var. Tezgahlar alışveriş iştahınızı kesmezse tezgahların arkasındaki mağazaları veya sokaktaki etnik restoranları da ziyaret edebilirsiniz.
Pazar günleri hariç her gün saat beşe kadar açık ve yeri Rijksmuseum’a çok yakın. Maalesef biz kaçta kapandığını bilmediğimizden gittiğimizde hiçbir şey kalmamıştı. Bu arada merak edenler için söyleyelim Albert Cuyp, Hollandalı bir ressamın adı imiş.
Başka bir pazar yeri daha var tavsiye edebileceğimiz, çiftçi pazarı Boerenmarkt. Dediklerine göre buranın özelliği, ürünleri çiftçilerin kendilerinin satması imiş. O yüzden her tezgahta her şeyi bulamıyorsunuz. Meyve üretenler meyvelerini satıyorlar sadece. Peynirler deseniz keçileri, koyunları sağan çiftçiler tarafından getiriliyormuş pazara. Tek kötü yanı Boerenmarkt’ın sadece Cumartesi günleri açık olması ama Cumartesi günü Anne Frank Huis’u ziyaret ediyorsanız gitmemeniz için bir neden yok, yürüyerek sadece yaklaşık beş dakika uzaklıkta çünkü.
Pazarlara gitmeye vaktimiz olmayabilir, o yüzden daha hızlı alışveriş yapabileceğimiz hangi süpermarkete gidebiliriz?
Amsterdamlıların gözünde neredeyse süpermarket ile eş anlamlı bir yer var, Albert Heijn. Biz de sokakta gezerken alışveriş yapacak bir yer ararken, Amsterdamlı bir çifte sormuştuk nereye gitmeliyiz diye. En yakın Albert Heijn’ı tarif etmişlerdi bize. Son günümüzde neredeyse birkaç kilo peynir ve şarküteri almıştık buradan. Önemli bir de hatırlatma yapalım Albert Heijn ile ilgili, bizim kredi kartlarımız çalışmamıştı ve cebimizdeki tüm nakit euroları peynire yatırmamıza neden olmuştu. Anladığımız kadarı ile sadece banka kartları veya nakit kabul ediyorlardı.
Amsterdam’dan öyle her yerde bulunmayan, farklı bir şeylerle dönmek istersek hangi mağazalara gidebiliriz?
Antika eşyalar arıyorsanız Looiersmarkt’a (Looier pazarı) bir şans verebilirsiniz. Böylece Amsterdam’dan belki de evinizin salonunu süsleyecek güzel bir antika sanat eseri ile dönebilirsiniz. Bu arada pazar dediğimize bakmayın, burası bir pasaj aslında. Pazarların tentelerin altında olmasına alışkın bizler için biraz farklı bir durum tabii.
Kimsede olmayan vintage bir gözlük takayım, havamdan geçilmesin, her sorana da “Amsterdam’dan aldım” demek isterseniz Donald E. Jongejans’a gidebilirsiniz. Noorderkerkstraat, 18 numarada.
Umarız yazımızı beğenmişsinizdir de aldıklarınızla bavullarınız ağzına kadar dolu, fermuarları zor kapanacak şekilde Amsterdam’dan dönersiniz 🙂 Bol gezmeli, bol alışverişli Amsterdam tatili dileriz. Bu yazımızı beğendiyseniz diğer Amsterdam yazılarımız da ilginizi çekebilir. Yine yazımızı beğendiyseniz ve destek olmak isterseniz de otel rezervasyonunuzu sayfamızdaki linkler üzerinden yapabilirsiniz.
Amsterdam otel tavsiyelerimiz:
Diğer Amsterdam yazılarımız:
Daha fazla gezilecek yer için takip edin: