Kategoriler
İstanbul yazıları

Burgazada’da korku dolu anlar…



İstanbul’da havalar güzelleşmişken ve adalar henüz yeterince kalabalıklaşmadan “bir Burgazada yapalım” dedik. Bostancı’dan Şehir Hatları sadece haftasonları beş sefer yaptığı için Mavi Marmara ile Burgazada’ya yaklaşık 45 dakikada vardık. Ki aslında bu yolculuk bile İstanbul’da olmamıza rağmen denizi ne kadar özlediğimizi hatırlatmaya yetti.

Burgazada’ya iner inmez karşımıza çıkan kimisi meşhur (Barba Yani gibi) balık lokantalarından birisinde oturmamak için kendimizi zor tuttuk çünkü saat akşam yedi olmuştu ve çok acıkmıştık. İyi ki dayanıp önce biraz adayı dolaşalım demişiz. İskeleden yaklaşık 200 metre uzaklıkta önünde onlarca bisikletin olduğu bir dükkan gördük. “Ama ben yıllardır bisiklete binmemiştim” nidalarından “Yaa, paçalarım acaba zincire sıkışır mı?” sorularına kadar geçen bir karar verme faslından sonra saati 5’er TL’ye üç kişi bisikletlerimizi kiraladık.

En az yokuşun olduğu rotadan Kalpazankaya’ya kadar çıktık. İyi ki bisiklet kiralamışız hem faytondan çok daha zevkli idi hem de o kadar yolun yürünmesi pek de mantıklı olmayabilirdi, hele bir de o kadar acıkmışken. Tepeye vardığımızda ağaçlıklar arasındaki Kalpazankaya Restaurant bizi karşıladı. Menüsüne kısaca bir göz attıktan sonra, ne çok pahalı ne de ucuz diyerek, çok güzel manzarasına rağmen yemekten sonra bisiklet ile o kadar yolu dönemeyeceğimizi göz önüne alarak tekrar yokuş aşağı bisikletçimizin yolunu tuttuk.

[widgets_on_pages id=4]

Dönüş yolunda hava iyice kararmıştı, böylece Burgazada’da korku dolu anlar filmimizi çekebildik :))

[widgets_on_pages id=4]

Sahile ulaşıp bisikletlerimizi teslim ettikten sonra artık hava iyice kararmıştı. Açlığın üstüne bisiklet ile ada turunun ardından bisikletçinin hemen yanındaki balıkçı Yasemin Restaurant‘a zor attık kendimizi. Bu seçimimiz ile böylece iskelenin kalabalığından ve gürültüsünden uzakta kalabildik ve deniz hemen kenarındaki masamızda oturup dolunayın karşımızdaki tepelerin ardından doğmasının zevkini çıkarabildik. Tüm bunların yanında mezeler ve balığın tadı da ortalamanın üzerinde idi…


Bisiklet turu ücreti: 5 TL/saat

Üç saatten uzun kiralayacaksanız, 15 TL’lik günlük fiyat daha mantıklı

Yasemin Restaurant: İçecekler dahil kişi başı yaklaşık 50 TL

Balıkları sipariş etmeden pazarlık yapıldığında veya en azından fiyatları sorulduğunda menu vermediklerini de düşündüğümüzde %20 tasarruf edilebiliyor.


Anahtar kelimeler: İstanbul adalar, Burgazada turu


Kategoriler
İstanbul yazıları

Şehre bir “şizofren” gelmiş…


Her ne kadar etrafımızdan “sadece projeksiyon ile yansıtılmış Van Gogh eserleriymiş”, tabi gerçeklerini getirmek zordur” gibi eleştiriler duymuş olsak da Abdi İbrahim’in 100. yıl hediyesi Van Gogh Alive için İstanbul Modern’in hemen yanındaki Antrepo 3’ün yolunu tuttuk.

[widgets_on_pages id=4]

Cumartesi öğle saatlerinde gittiğimizden kapıdaki merdivenlerde uzunca bir kuyruk vardı. Kuyruğun en başına geldiğimizde ise öğretmen olduğunu düşündüğümüz birisi “Tamam, bütün çocukları gönderin otobüslerden!!!”  diye bağırdı. “Bütün çocukları” mı??? sorusunu kendimize sorarken yanımızdan onlarca çocuk sergiye doğru koşmaya başladı. Maalesef onların tam arkasından da bizim sıramız geldi ve biletimizi alıp içeri girdik.

İçeri girdiğimizde öncelikle Van Gogh ve bazı eserleri hakkında kısa kısa bilgilendirme panolarını okuduk ki sergi biraz daha anlam ifade etsin bizim için. Van Gogh’un hayat hikayesini okuduğumda 90ların sonunda düzenlenmesinde bulunduğum Ulusal Psikiyatri Kongresi günleri aklıma geldi. Kongrede Van Gogh’un hastalığına özel bir bölüm ayrılmıştı ve o zaman kendisinin şizofren olduğunu, kulağını kesip sevgilisine gönderdiğini ve sarı renklere bu kadar düşkün olmasının sebebinin içtiği absentin yarattığı görme bozukluğu sonucu çevresini gerçekte de daha sarı görmesi olduğunu duymuştum.

[widgets_on_pages id=4]

İçeriğine gelince; gerçekten de sadece projeksiyondan resimlerin yansıtılmasından ibaret değildi ama tanıtımlarında bahsedildiği gibi resimlerin içinde de hissetmedik kendimizi. Yine de görülmesi gereken bir “deneyim” olabilir. Deneyim diyorum çünkü içeriye girdiğinizde gezmeniz gereken bir sergi değildi. Onlarca resim koca perdelere yansıtılmış, perdelerdeki resimler ise senkronize bir şekilde değişiyordu. Güzel bir yere konumlanıp; ki genellikle bu halının üstü oluyor, dört bir yandaki perdelere yansıyan resimlere müzik eşliğinde kendinizi kaptırmanız yeterli.

Öncelikle dönemin Hollanda’sını yansıtan projeksiyonlar sonrasında Van Gogh’un hayatından çeşitli anları duvarlarda donduruyor. Deneyim, resimleri ve mektuplarından kesitlerden sonra belki de Van Gogh’un hayatını sonlandırmaya çalıştığı tarlalara benzeyen ölümü betimlediği Buğday Tarlası’nda son buluyor.

İçerisi kapkaranlık olduğundan ortamın çok anlaşılacağı fotoğraflar çekemedik, ama en azından karanlığı avantaja çevirip gölgeler yaratabildik… 🙂 En güzel görünen perdenin önüne konuşlanıp sırası ile yansımaların fotoğraflarını çektik. Tabi ki sürekli duran gölge de biziz…


Giriş ücreti: 18 TL (Biletix fiyatı)

Kapıdan alırsanız 15 TL, tasarrufunuz kişi başı %20 

Açık: 10 Şubat – 15 Mayıs 2012

Kapalı: Pazartesi

Adres: Antrepo 3, Meclis-i Mebusan Caddesi, Liman İşletmeleri Sahası, Tophane / İstanbul (İstanbul Modern’in hemen yanı)


Anahtar kelimeler: Van Gogh Alive, Van Gogh Alive İstanbul, Van Gogh İstanbul, Van Gogh Experience İstanbul,  Van Gogh Alive sergisi, Van Gogh sergisi, empresyonizm, İstanbul sergi