Kategoriler
Ana Sayfa Roma Yeme-İçme Tavsiyeleri

En İyi 10 Roma Pizzacısı

[sg_popup id=13376]
[widgets_on_pages id=“Adsense Auto Ads”]
Roma’ya kadar gitmişken en güzel Roma pizzacılarında Roma’nın en lezzetli pizzalarını yemeden dönmek olmaz. Sonra buralara geri döndüğünüzde arkadaşlarınıza ne anlatacaksınız, nasıl diyecekseniz ki biz Roma’da şöyle güzel pizza yemiştik, margaritaları böyle güzeldi, işin sırrı malzemede canım, hamur dediğin şöyle hafif kıtır kıtır ve ince olmalı, kenarları da azcık yanmış olmalı diye 🙂 Eğer bunları arkadaşlarınız sıkılıncaya kadar her pizza sofrasında söylemek istiyorsanız Roma pizzacı tavsiyeleri yazımızı mutlaka okumalısınız. Yok eğer sürekli söyleyip arkadaşlarınızı kaçırmak istemiyorsanız da yazımızı okuyabilirsiniz: işte karşınızda en iyi 10 Roma pizzacısı!

Ama hemen öncesinde Margarita pizzasının adının niye Margarita olduğuyla ilgili kült bir bilgiyle başlayalım. 1889 yılında Kraliçe Margarita Napoli’deki Pizzeria Brandi’yi ziyarete gelmiş. O günkü pizzacı İtalyan bayrağının üç rengini simgeleyen domates, mozzarella ve fesleğenden kraliçeye özel pizza yapmış ve sonrasında da bu pizza pek meşhur olup Margarita adını almış. Bugün için yemek tarifimizi de verdiğimize göre en iyi Roma pizzacıları yazımıza kaldığımız yerden devam edebiliriz.




1. Roma’nın bizce en güzel pizzacısı Pizzeria Baffetto:

Roma’ya gittiğimizde içeri girmek için kapısında kedi gibi beklediğimiz, içeri girdiğimizde bizdeki kebapçılar gibi duvarları burada yemek yiyen İtalyan futbolcuların fotoğrafları ile dolu (yanlış hatırlamıyorsak bir tanesinde Maldini ve Baffetto yan yanalardı) bir yerdi Pizzeria Baffetto. Burası mütevazi duruşunun altında o kadar lezzetli pizzalar barındırıyor ki kendisine özel bir sayfa ayırdık. Pizzeria Baffetto ile ilgili yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.

Roma pizza 1

Pizzeria Baffetto’daki soframız





2. Trastevere’de karnınız acıkırsa Pizzeria da Ivo:

Roma’da eğlence hayatının merkezi Trastevere’ye gider, karnınız acıkır ve canınız Roma’nın en güzel pizzalarından birini isterse doğruca gideceğiniz yer Pizzeria da Ivo olmalı. Kaldırımın üzerine atılmış plastik sandalyelere eşlik eden en az onlar kadar basit masalara, içeride fırından çıkıp tavan boyunca ilerleyen garip görünümlü havalandırma borusuna, duvarlardaki anlam vermek için zaman harcanması gereken öylesine yerleştirilmiş gibi duran sporcu fotoğraflarına bakmazsanız pizzaları pek bir lezzetli gelecektir. “Ne?! Onunla o gider miymiş! ” demeyenlerdenseniz de buradaki farklı pizza kombinasyonlarını deneyebilirsiniz. Fiyatlar da alıştığımız eve paket servis yapan pizzacılar ile karşılaştırıldığında bile pek yüksek değil. Tabi ufak bir pizzacı olduğu için kalabalık olmadan gitmek iyi olur, önceden söyleyelim (Via di S. Francesco a Ripa, 158).


3. Ne kadar dağınık o kadar lezzetli pizzalar yapan Pizzeria da Ricci:

Kuvvetle muhtemel Roma’nın en eski pizzacısı burası. Yemek yerken selfie’lerin çekilmediği, güzel bir pizza fotoğrafı eşliğinde check-in’lerin yapılmadığı, hatta Roma sokaklarında daha turistlerin bile olmadığı zamanlardan beri bu pizzacı varmış. Taa 1888 yılında açılmış Pizzeria da Ricci. Ricci’nin pizzaları, zincir pizzacılarda alıştığımız sanki bir üretim hattından çıkmış gibi görünen, üstünde birbirlerine uzaklıkları aynı, simetrik yerleştirilmiş malzemelerin olduğu pizzalara hiç benzemiyor. Pizza hamurunun köşelerinin hafiften yandığı, üstündeki peynirin ayarının kaçıp önce eriyip sonra kabarıp tüm pizzayı ele geçirdiği, mantarların pizzanın bir yerinde çok diğer tarafında hiç olmaması için özenle ama rastgele dağıtıldığı, salamların koca koca doğranıp tüm pizzaya ağırlığını koyduğu bir yer. Önce garipsiyor olsanız da sonra anlıyorsunuz ki pizza ne kadar dağınıksa o kadar lezzetli 🙂 Hamuru da Roma’da alıştığımız incecik, tabağın dışına taşan pizzalara benzemiyor. Daha küçük ama daha kalın hamura, yani …

Kategoriler
Roma Yeme-İçme Tavsiyeleri

Roma’daki En Ünlü 10 Kafe

[sg_popup id=12911]
[widgets_on_pages id=“Adsense Auto Ads”]
Tatile gidip şehrin altını üstüne getirmeyi planlıyorsanız Roma’nın en iyi kafelerini de mutlaka bilmeniz gerekiyor ki Kolezyum’u, Aşk Çeşmesi’ni gezmekten yorulup kendinize soluklanacak bir yer aradığınızda gideceğiniz durak belli olsun. Böylece Roma’nın haritalarda küçük yürürken kocaman görünen sokaklarına, Roma’nın neredeyse anıtsal kafelerinden birinde espressonuzu, kapuçinonuzu yudumlarken hazırlanabilirsiniz. Anıtsal diyoruz çünkü Roma kafelerinden bazıları pek bir meşhur. Hatta bazılarının hikayeleri yaptıkları kahvelerden bile daha ilginç.

Mesela bir zamanlar Roma’nın meşhur kafesi olan Cafe de Paris, La Dolce Vita filmine ilham kaynağı olmuş. Yıllarca şehrin en meşhurları, en zenginleri, en havalılarının geldiği yermiş. Sonraları değerinin yirmide biri gibi düşük bir miktara para aklamak için mafyanın eline geçmiş, nasıl olduysa 🙂 Gerçekte kime ait olduğunun fark edilmesinin ardından mahkeme kararı ile gelirleri mafya karşıtı kullanılmak üzere bir kuruluşa devrolmuş. Ne yazık ki bu meşhur Roma kafesinin hikayesi hüzünlü bitmiş, en azından şimdilik. 2014 yılında sebebi bilinmeyen bir yangın ile büyük hasar görmüş. Küllerinin arasında ne gariptir ki benzin tenekesi çıkmış.

Aslında Roma’da benzer durumda bir sürü mekan varmış ama bizim konumuz onlar değil 🙂 Biz gidebileceğiniz en güzel Roma kafelerini anlatmaya devam edelim. İşte Roma’nın en güzel kafeleri…



1. Gogol ile aynı kafeye gitmek isteyenler için Antico Caffe Greco:

İspanyol Merdivenleri’ndeki basamaklarda oturup dinlenmek yetmezse dünyanın en meşhur edebiyat kafeleri arasında gösterilen, İtalya’nın ise en eski kafesi sayılabilecek Antico Caffe Greco’ya mutlaka uğramalısınız. 200 yıldır durmaksızın belli belirsiz dumanı tüten sıcacık kahveler yapan Antico Caffe Greco farklı yıllarda da olsa genç sanatçıların Roma’da uğradığı bir yermiş. O genç sanatçılar arasında Byron, Shelley, Goethe ve Gogol da varmış. Hatta Gogol’un Ölü Canlar eserini buradaki masalardan birinde kahvesini içerken yazdığı düşünülüyormuş. Antico Caffe Greco o kadar meşhurmuş ki o dönem bir rehberde hangi saatlerde gidilirse sanatçılar ile karşılaşılabileceği bile yazıyormuş.

İspanyol Merdivenleri’ne gittiğinizde tam karşınızdaki sokaktaki yıllara ve yakınlarında yılmadan açılıp kapanan kafelere meydan okuyan bu Roma kafesine giderseniz içerisinin çok değişmediğini fark edersiniz. “Espresso”nuzu veya “cappuccino caldo”nuzu içerken; havalı görünsün dedik, sıcak cappuccino demek sadece 🙂 duvarları kaplayan tablolara bakarak geçmişe doğru bir yolculuğa çıkabilirsiniz. Ta ki yanınızdaki masadakiler kahve fincanındaki Caffe Greco Roma A.D. 1760 işlemesini akıllı telefonlarına doğru döndürüp selfie çekene kadar 🙂 Olsun onlar fotoğrafı Instagram’a yüklerken siz kahvenizin keyfini çıkartmaya devam edebilirsiniz. Eğer sadece içeriyi görmek ve kahvenin tadına bakıp çıkmak istiyorsanız masaları değil, barı tavsiye ederiz, daha uygun fiyatlı olduğu için (Via Condotti, 86).

2. İlla çay diyenler için Babington’s Tea Room:

Eğer kahve sizin için çok bir şey ifade etmiyor, Roma’dayken bile “yorgunluğumuzu atacak bir çay olsaydı keşke” diyorsanız İspanyol Merdivenleri’nden sonra gideceğiniz en güzel Roma kafesi Babington’s Tea Room olacaktır. Hem merak etmeyin 200 küsur yıldır açık olan Antico Caffe Greco’dan yaş itibari ile çok da altta kalır bir yanı yok önereceğimiz kafenin. İspanyol Merdivenleri’nin hemen yanı başında kalan, Babington’s Tea Room, 200 olmasa da 100. yaşını yıllar önce kutlamış bir Roma kafesi.

Kafenin hikayesi de epey ilginç. 1893 yılında İtalya’ya gelen iki İngiliz kadın Roma’da yaşayan İngilizlerin içebileceği çayın hiçbir yerde olmadığını sadece eczanelerde satıldığını fark etmişler ve Babington’s Tea Room’u açmışlar. …

Kategoriler
Roma Yeme-İçme Tavsiyeleri

Roma’nın En Güzel 5 Dondurmacısı

[sg_popup id=12911]
[widgets_on_pages id=“Adsense Auto Ads”]
Roma’nın en iyi dondurmacısını merak ediyorsanız doğru yerdesiniz. Ama Roma’nın en meşhur dondurmacılarını anlatmaya başlamadan önce gelato kavramına bir açıklık getirelim. Çünkü bugünlerde gelato aşağı gelato yukarı, her yerde bir İtalyan dondurması modası var. Ama çocukluğunda bakkalın buzdolabında öyle şimdiki gibi çeşit çeşit dondurma olmayan, tatil beldesinde iskeleye akşamları gittiğinde yürüyüş yaparken dondurma yiyen bizler için gelato kavramı pek bir yeni. Peki nedir gelato ve bizim bildiğimiz dondurmadan farkı nedir? Gelato’nun ilk farkı şu; öyle makinelerle dolu fabrikalarda, derin derin kazanlarda, upuzun üretim hatlarında, koca koca firmalarda üretilen dondurmalar gibi değiller. Gelato’lar daha ziyade hemen tezgahın arkasındaki mutfakta, ölçek ekonomisinden habersiz dükkanlarda üretiliyor. İkinci farkı ise içindekiler ve dondurmanın yoğunluğu. Bildiğimiz dondurmaya göre biraz daha yumuşaklar. Üçüncü farkı ise Roma’da dondurmaya “gelato”, dondurmacıya da “gelateria” deniyor olması 🙂 Dondurma ve gelato arasındaki farkı yeterince açıkladığımıza göre artık Roma’nın en güzel dondurmacılarını anlatmaya geçebiliriz.




1. CREMERIA MONTEFORTE:

Roma’ya gitmeden önce Kolezyum’u araştırdığımız kadar dondurmacıları da araştırmıştık. Ne de olsa İtalyan dondurmacılarının başkentine gidiyorduk. Roma’dan incecik, köşeleri biraz yanmış, alıştığımız kadar yuvarlak olmayan bir pizza yemeden dönmek olmayacağı gibi kremsi dondurmalarının tadına bakmadan da sınırdan geçmek olmazdı. Sonunda elimizde uzun bir liste oluştu, her gittiğimiz yere göre en yakındaki dondurmacıları çıkarmıştık sonuçta. Birine gidemezsek diğerine gideriz diye.

Roma tatilimizin ilk günüydü. Daha şehre yeni yeni kendimizi alıştırıyor, görülmesi gereken yerleri tek tek listeden düşmeye çalışıyorduk. Tam Pantheon’u da gezdik artık bir sonraki yere gidebiliriz demiştik ki bardaktan boşalırcasına yağmur yağmaya başladı. Roma’yı gezerken şemsiye olmadan yakalan turistleri sırılsıklam yapan yağmurdan nasibimize düşeni almamak için Pantheon’un hemen yanında saçaklarında altında beklemeye başladık. Yağmur durur durmaz hemen sıradaki yere gitmek üzere kendimizi hazırlamışken yüz metre yarışında start almayı heyecanla bekleyen koşucular gibiydik. Ama bu esnada ne olduysa dikkatimizi tam karşımızdaki ara sokaktaki bir tabela çekti.

Roma dondurma

Yağmur altında beklerken aradığımız Roma dondurmacısını bulduk

Bu tabelayı bir yerden hatırlıyorduk. Önce Cremeria yazısından olsa gerek dedik, sonuçta dondurmacı demekti ve yol boyunca birçok yerde görmüştük. Ama Monteforte de yabancı gelmiyordu, bir yerlerde gördüğümüzden emindik. Hemen elimizdeki rehberin indeks sayfalarına daldık. Cremeria Monteforte’yi orada gördüğümüzde doğru iz üzerinde olduğumuzu anlamıştık. Hemen karşısında gösterilen sayfa numaralarına ulaşana kadar parlak kağıttan sayfaları hızlıca çevirdik. Evet işte karşımızdaydı, fosforlu kalemle çizdiğimiz Cremeria Monteforte sayfada sanki neon ışıklarını yakmış gibi bizi bekliyordu.
Teşekkürler yağmur diyerek dondurma ile aramızdaki tek engel olan Via della Rotonda üzerindeki yolu boylu boyunca istila etmiş motosikletleri geçip Cremeria Monteforte’ye çok fazla ıslanmadan girmeyi başardık. İçerisi hiç de düşündüğümüz gibi değildi. Bu kadar turistik bir yerde, bu kadar minicik bir dükkan olması bütün hayallerimizin bir anda suya düşmesine neden oldu. Tam bir turist tuzağı diye düşünmeye başladık. Gezi rehberimizi yanılmış bize şehrin en turistik yerlerinde açılmış sıradan bir dondurmacıyı önermiş olabilir miydi? Bu düşünceler rengarenk top top dondurmalar külahımızla buluşmaya başladıkça daha da derinleşiyordu 🙂 Tam da bunları düşünürken hatırladık, gelato’nun ne demek olduğunu. Hani küçük küçük dükkanların arkasındaki mutfaklarda yapılan dondurmalara deniyordu ya gelato, işte bizim olduğumuz yer de tam öyle bir dükkandı.

Dondurmamızın tadına baktığımızda …

Kategoriler
Roma Yeme-İçme Tavsiyeleri

Roma’nın En İyi Pizzacısı

[sg_popup id=13376]
[widgets_on_pages id=“Adsense Auto Ads”]
Roma’da yemek nerede yenir sorusunun eş anlamlısı aslında Roma’da en iyi pizza nerede yenir sorusudur. Roma’nın en iyi pizzasını ararken sakın aklınıza, “yiyebildiğin kadar pizza, hem de bu fiyata” gibi reklamlar, maç seyrederken Internet’ten sipariş edilen “büyük boy alana ikincisi bedava” gibi kampanyalar, veya çalışırken telefonla istenilen karışık pizzalar gelmesin. Roma’daki pizzayı, sanayileşmiş dünyanın montaj hattından çıkan, birbirinin aynısı pizzalar ile karıştırmamak gerekir. Roma’da yiyeceğiniz pizzadan sonra daha önceki pizza deneyimleri anlamsız hale gelmeye başlayacak ve beş duyunuz artık o lezzeti arayacak. Beş duyu diyorum çünkü sadece tat, koku ve görüntüsü ile özel değildi, yanında servis ettikleri kurutulmuş biberin acısından dolayı bir arkadaşımızdan gelen “vaov” çığlığı hala kulaklarımızda ve döktüğü terler hala onun zihninde…




Roma’daki ikinci akşamımızda Roma’nın en güzel pizzasını aramak için yola çıktık. Ararken de en büyük yardımcımız, korsanların define haritası gibi artık sürekli kullanılmaktan kat yerlerinden kopmaya başlayan, renkleri birbirine karışan el yapımı haritamızdı. Katlandığında gömlek cebine girebilen, açıldığında iki A3 büyüklüğüne ulaşan yazıcıdan çıktı alınmış haritamız sayesinde, Corso Vittorio Emanuelle’ye paralel ara sokaklardan birinde olan, Pizzeria da Baffetto’yu bulabildik.

Roma pizza 5

Define bulmuş gibiyiz…

Ama bulmak meğersem yolun daha yarısı imiş. Çünkü Roma’nın en iyi pizzacısı Pizzeria da Baffetto’nun kapısında bizi ince kepekli hamur değil upuzun bir sıra bekliyordu. Kapıdaki sıranın uzunluğu ile pizzanın lezzeti arasında doğru orantılı bir ilişki olduğunu düşünsek de yine de tatilde sıraya girmek tek başına yeterince sıkıcı idi. Ama kapının önünde beklerken fark etmesek de kasabın vitrinine bakan kedilerdeki azim ve odaklanma vardı hepimizde. Başka yere gitme fikri de aklımızdan bu sırada çıkıp gitmişti.

Roma pizza 3

Kasap & kediler

Biz daha gelmeden Roma’nın meşhur pizzacısı Pizzeria Baffetto’nun iki katlı küçük dükkanındaki, sık aralıklarla yerleştirilmiş masalar hınca hınç dolmuştu. Dükkanın önündeki sıra da her geçen dakika kısalmak yerine, kışın doğalgaza zam gelmeden doğalgaz almak isteyenlerin oluşturduğu kuyruk gibi sürekli uzuyordu.
Tam bu sırada içeriden huysuz ve sinirli, yaşlılığa İtalyan heyecanı eklenmiş Baffetto Amca çıktı. Baffetto Amca, önce içerideki dolu masaların ve dışarıdaki sıranın sorumlusu olarak gördüğü garsonlara bağırdı ve sonra da kapının en önüne kadar gelmeyi başarmış bize. Bize niçin kapının tam önünde duruyorsunuz diye bağırdığını sanmıştık. Oysa ki Baffetto Amca, Roma’da buluştuğumuz arkadaşlarımızın dört aylık çocuklarını görüp bu şekilde bizi sırada beklettikleri için garsonlara kızıyormuş. Birkaç dakika içinde Baffetto Amca’nın torpili ile “dışarısı biraz soğuk mu” diye düşünmemize fırsat kalmadan bizim için hemencecik dışarıya kurulan masaya oturduk.

Roma pizza 4

Soğuk moğuk masa bulduk ya…

Roma’nın en iyi pizzacısının menüsünden seçim yaparken, sandık başında il genel meclisinde kime oy vereceğini bilemeyen seçmenler gibiydik. Sonuç olarak hepimiz birbirinden farklı pizzalar söyleyerek şansımızı en yükseğe çıkartmaya çalıştık. Pizzalarımız geldikten ve ilk dilimler yendikten sonra, hepimizin yüzünde seçim akşamı televizyon başında sonuçları seyreden kazanan partiye oy vermiş seçmen ifadesi belirdi. Herkesin pizza seçimi o kadar lezzetli idi ki paylaşmaya gerek bile kalmamıştı. Roma’da, Pizzeria Baffetto’da yediğimiz pizzalar gerçekten bugüne kadar yediğimiz en güzel pizzalardı. İncecik hamura, tabakların yanlarından sarkacak boyutlarda açılmış pizzalarımız ilk görüşte karnımızı doyurmaya yetmişti.

Roma pizza 1

Mmmmmm, lezizzzz!





Bu güzel pizza deneyiminden sonra Pizzeria Baffetto’nun alışkanlık yapan pizzaları yüzünden …