Fantasyland’de ilk merhaba diyen eğlencelerden anlıyoruz ki burası biraz daha ufak çocuklara göre. Aslında isabetli olmuş Disneyland Park’ın bu kısmını sonlara bıraktığımız. İyi ki önce Disneyland Paris’in görülmesi gereken yerlerine yani Walt Disney Studios’a gitmişiz ve Disneyland Park turumuza da Frontierland ve Adventureland ile başlamışız. Böylece Disneyland Paris’in gezilmesi gereken her yerini yeterince vaktimiz varken gezebilmişiz. Buradaki eğlenceleri de yine kısaca anlatalım ve son kararı yine de siz verin. İlk olarak Peter Pan’ın Uçuşu (Peter Pan’s Flight) ile başlayalım. Tavana asılı bir tür sala biniyorsunuz ve içinde bulunduğunuz sal Peter Pan hikayesindeki sahnelerin içinden geçiyor ve hikaye de tabii ki Peter Pan’ın odasından başlayıp ve Neverland’e doğru yolculuk ilerliyor…
Disneyland Park’ın Fantasyland temasının hemen sonraki eğlencesi ise Mickey Mouse ile Buluşma (Meet Mickey Mouse). Çocukların gerçekten Mickey Mouse ile buluşup bol bol hatıra fotoğrafı çektirebileceği bir eğlence ama kapıdaki sıraya göre karar vermek gerekir. Mickey Mouse ile fotoğraflar da çekildiğine göre Fantasyland turumuza Alice’in Şaşırtıcı Labirenti (Alice’s Curious Labyrinth) ile devam edelim. Muzip bir şekilde sırıtan kedisi, iskambil kağıtlarından askerleri, pamuk gibi beyaz tavşanı ile Alice Harikalar Diyarı’nı çocuklara ufak bir yürüyüş ile göstermek için güzel bir fırsat olabilir.
[widgets_on_pages id=4]
Son anlattıklarımızı beğenmediyseniz Peri Masalları Ülkesi’ni (Le Pays des Contes de Fées) de pek beğenmeyebilirsiniz. Yine küçük bir tekne ile tur yapmak üstüne kurulu ama bu sefer sanki açık hava Disney müzesinin içinden geçiyor gibisiniz. Minik boyutlarda da olsa farklı masallardaki köylerin içinden, üstünde ejderhalar olan şatoların arasından akan nehirde ilerlerken kendizini Şirinler’in köyünden geçiyor gibi hissediyorsunuz. Bundan sonraki “it’s a small world” eğlencesi de benzer, yani ufak bir kayık ile gezmece :)… Farkı ise bu sefer Rusya’dan Japonya’ya, Hindistan’dan Mısır’a bebek oyuncaklarının arasında dünya turu yapıyorsunuz. Fazla modern efektler aramasın gözleriniz, çünkü bu eğlence ilk taa 1964’deki New York Dünya Fuarı için tasarlanmış :).
Fantasyland’de sadece bunlar yok, aralara serpilmiş küçük eğlenceler de var. Zaten bunlar dolaşırken gözünüze takılacaklardır, yoksa da grupta çocuk olmadıkça büyük kayıp olmayacaktır. Küçük tren (Casey Jr. – le Petit Train du Cirque), atlı karınca, uçan filler (Dumbo the Flying Elephant) ve dönen fincanlar (Mad Hatter’s Tea Cups) dışarıdan rahatlıkla göreceğiniz üzere hep çocuklara göre :).
Disneyland Park, Fantasyland’in bir başka eğlencesi ise Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler (Blanche-Neige et les Sept Nains). Peter Pan’daki gibi ama bu sefer vagonlar ile Pamuk Prenses masalının içinden gidiyorsunuz. İki üç dakikalık bu sürüşün asıl kahramanı ise kötü cadı :).
Sıra geldi Fantasyland’in son eğlencesine, artık alıştığımız vagonlar ile içinden geçtiğimiz bir masal yine. Masalın bu seferki adı ise Pinokyo’nun Yolculuğu (Les Voyages de Pinocchio). Bunu da fotoroman gibi anlatalım en iyisi :)…
Artık Fantasyland’den Discoveryland’e geçebiliriz. Bu arada böyle anlattığımıza bakmayın, bu alanların arasında bir sınır veya bir kapı yok, hepsi sanal :).
Ama bir dakika nasıl unuturuz bir eğlence daha kaldı; Disney’in alametifarikası Uyuyan Güzel’in meşhur şatosu. Ama söylemeden yapamayacağız çünkü hiç de beklentilerimizi karşılamadı, meğersem sadece içinden geçen bir yürüyüş patikasından ibaretmiş. Şatonun içinde yukarıya doğru çıkıp vakit kaybetmek yerine doğrudan şatonun zindanlarına yani Ejderhanın İni’ne (La Tanière du Dragon) gidin, daha eğlenceli olacaktır. Ağzından dumanlar çıkan ejderhanın tam karşınızda uyanmasını görmek biraz korkutucu olabilir tabii. Gerçi ejderhamız keyfine pek düşkün, Pazartesi sabahı sürekli alarmı öteleyen çalışan gibi bir türlü uyanamıyor kendisi :).
………………………
Artık gönül rahatlığı ile Discoveryland’e gidebiliriz ve doğrudan Disneyland Paris’in sırası uzun eğlencelerinden Space Mountain: Mission 2’ye yönelebiliriz. Uzay yolculuğuna çıkacağınız bu roller coaster, efektleri, müziği ve saatte ulaştığı 64 km hız ile Disneyland Park’ın eğlenceli aksiyonlarından… Roller coaster macerasından sonra Nautilus’un Gizemleri (Les Mystères du Nautilus) ile devam edebiliriz. Denizler Altında Yirmi Bin Fersah’taki Kaptan Nemo’nun denizaltısında yapacağınız yürüyüş eğlenceli olabilir. Vaktiniz varsa Autopia’yı da ziyaret edebilirsiniz ama karşınızda arabaları görünce zannetmeyin ki diğer arabalar ile yarışıyorsunuz. Muhtemelen şehir içi hatta yakında okul yaya geçidi varmışçasına bir hızda sağa sola sapamayacağınız bir rotada önünüzdeki arabayı takip ediyorsunuz.
Bir sonraki eğlenceyi, eğer sizin için R2D2 ve C3PO bir anlam ifade ediyorsa sakın kaçırmayın. Bilemeyenler için küçük bir ipucu, Star Wars’daki birbirinden ayrılmayan meşhur robotlardan bahsediyoruz :). Parkurun adı Star Tours ki takip edenler bilir, Disney Lucas filmi ve dolayısıyla Star Wars’u satın almıştı. Star Tours fazlasıyla eğlenceli, üç boyutlu gözlükleriniz ile karşınızda gerçek bir üç boyutlu hatta dört boyutlu bir film var. Çünkü içinde bulunduğunuz uzay gemisi de hareket ediyor bir yandan. Gerçi karşınızda bu kadar gerçekçi bir Darth Vader görmek ister misiniz bilemedim. Buna da şükür Darth Vader karşınıza geçip “I am your father” da diyebilirdi :).
Biraz nostalji yapmak ve 1985 yılına dönmek istiyorsanız Captain EO’ya uğrayabilirsiniz. Üç boyutlu filmlerin yeni bir teknoloji olduğunu ve yakında tüm filmlerin üç boyutlu olacağını düşünüyorsanız da Captain EO doğruları öğrenmek için tam size göre. Çünkü Captain EO, George Lucas’ın 1985 yılında yaptığı üç boyutlu bir bilim kurgu filmi ve Michael Jackson oynuyor. Michael Jackson’ın ölümünün ardından tekrar bu filmi Disneyland Paris’te göstermeye başlamışlar. Fazla vaktiniz yoksa hiç uğramayın, çünkü bayağı sinema filmi kadar uzun. Bu arada söyleyelim 30 yıldır olmadı, bundan sonra da zor üç boyutlu filmlerin standart olması :)…
[widgets_on_pages id=4]
Disneyland Paris’in kapanmadan tamamını hızlandırılmış bir şekilde gezdik ve artık parkın kapanma ve bizim de gitme vaktimiz geldi. Tam çıkmak üzereyken bir şov daha başlıyor. Çıkarken sürekli kafamızı çevirip, omzumuzun üstünden bakmaya çalışıyoruz şovu kaçırmayalım diye ama artık gitmemiz lazım, malum daha Paris’e geri döneceğiz :).
Bu arada Oyuncak Hikayesi’ndeki Şerif Woody halay mı çekiyor yoksa????? 🙂 Disneyland Park yazımızdan memnun kaldıysanız, daha fazla yer ve fotoğraf için facebook/saventravel sayfamızı beğenebilirsiniz.
………………………
Disneyland Paris’te yemek ipuçları ise bir sonraki yazımızda :)…