Kategoriler
Öne çıkanlar saventravel.com

Kimiz kimlerdeniz?

Bu kadar yazı yazdık, gezilecek yerleri anlattık ama aklımıza gelmemiş kendi hakkımızda bir şeyler söylemek. Pek çok kişi kendi hakkınızda da yazın deyince bir iki kelam edelim dedik.

[sg_popup id=13013]
[widgets_on_pages id=”Adsense Auto Ads”]
Bu kadar yazı yazdık, gezilecek yerleri anlattık ama aklımıza gelmemiş kendi hakkımızda bir şeyler söylemek. Pek çok kişi kendi hakkınızda da yazın deyince bir iki kelam edelim dedik. Biz kimiz? Biz iki kişiyiz. Daha doğrusu yazılarımıza başladığımızda iki kişiydik. Artık dört kişiyiz. Gerçi uçaklardaki biletleme dili ile konuşursak iki yetişkin artı bir çocuk artı bir bebek desek daha doğru olur 🙂

Çoğu beyaz yakalı gibiyiz diyebiliriz. İstanbul’da yaşıyoruz. Ama ikimiz de İstanbullu değiliz. Birimiz üniversite için, birimiz iş için gelmişiz. Birimiz Ankara’yı, birimiz hala çok özlediği Ege’yi bırakmış. Birimiz Boğaziçi’nden, birimiz vakıf üniversitesinden mezun olmuş, araya bir de master ve doktora sıkıştırmış. Birimiz her gün bakkaldan aldığınız çikolataları üretip satan bir şirkette, diğerimiz ise ülkenin belki de en güzel oteline sahip başka bir şirketinde çalışmış. Sonra birimiz ürünleri hayatınızın bir parçası olan büyük bir teknoloji firmasına geçmiş, diğerimiz de abur cubur satan başka bir firmaya. Ama özetle günümüzün çoğu ofiste geçer olmuş. Böyle çalışınca da izinler pek bir önemli hale gelmiş. Her tatil gününde, izinde bir yerlere mi gitsek demeye başlamışız. Sonunda ikimiz de seyahat etmek için çalışır olmuşuz.

Bol bol seyahat ettikten sonra iki de ufaklık aileye katılmış. Ama tabii bizdeki seyahat etme ateşi hiç sönmemiş. Çocuklar olana kadar gezdiniz gezdiniz, sonra zor diyenlere inat doğar doğmaz onlara da pasaport çıkartmışız. Artık eskisinden farkımız uçaklarda bir üçlü sırayı kapatabiliyoruz ve havalimanında uçaklara koşturarak yetişebiliyoruz 🙂

Fotomuz

Bundan sonrasını en çok duyduğumuz soruları yanıtlayarak anlatalım. Umarız bizi biraz daha yakından tanıma fırsatı bulursunuz.


Nasıl başladı bu seyahatler?

Bir gün abimizi görmek için Hollanda’ya seyahat edelim dedik. E Amsterdam’a kadar kadar gitmişken bir de Disneyland Paris’i görelim diye düşündük, sanki çok yakınlarmış gibi… Sonrasında pek sevdik gezmeyi… Pek sevdik bilmediğimiz yerlere gitmeyi… Pek sevdik gitmeden önce kitapları karıştırmayı… Yaklaşık yedi sene önceydi bu ve o günden sonra neredeyse her tatilimizde yurt dışına seyahat eder olduk.


Çok seyahat ediyor musunuz? Bu güne kadar nerelere seyahat ettiniz?

Birimiz iş için sürekli yurt dışına seyahat ediyor. Diğeri iş için sürekli yurt içi seyahat ediyor. İş dışında ise ikimiz hep, birlikte seyahat ediyoruz. İkimiz de seyahat etmeyi seviyoruz. İkimiz de görmediğimiz, bilmediğimiz yerlere gitmek istiyoruz. Buzdolabının magnetlerden görünmemesini istiyoruz. Çok bilindik İtalya, Fransa, İsveç, İsviçre, Macaristan, Çekya, Almanya, İspanya, Hollanda, Yunanistan, Amerika, İngiltere, Kıbrıs, Avusturya, Dubai gibi ülkelere de gittik. Çok da turistik olmayan Suudi Arabistan, Mısır, Irak, Gürcistan, Ukrayna, Lübnan, Romanya, Malta ve Kazakistan’a da.

Bir ülkeyi sevdik mi de birçok kez gitmeye çalışıyoruz. İtalya’da Roma, Floransa, Venedik üçlemesine Milano, Cenova, Pisa, Cinque Terre, Portofino’yu da ekledik mesela. Amerika’da New York ve Orlando seyahatlerimizde doğu yakasını; Los Angeles, San Francisco, Las Vegas, Sacramento, San Diego, Seattle seyahatlerimizde ise batı yakasını görme şansımız oldu. İsviçre de bizim için özel ülkelerden biri; Zürih, Basel, Bern, Obwalden’e gittik ve çok sevdik. Bu kadar seyahatten sonra tabii artık pasaportumuzun süresi bitmeden sayfaları biter hale geldi.

Biraz muhur basmislar

Sayfaları biten pasaportun giriş çıkış damgaları…


Hep yurt dışına seyahat ediyorsunuz, neden?

Aslında hep yurt dışına seyahat etmiyoruz ancak yazılarımızda yurt dışı deneyimlerimize öncelik veriyoruz. Buna sebep, yurt içi seyahatleriniz için çok fazla Türkçe kaynak bulma imkanınızın olması. Ama çok talep gelirse ileride yurt içi deneyimlerimizi de paylaşabiliriz, neden olmasın? Mesela çok etkilendiğimiz, dolu dolu geçen GAP turumuzla başlayabiliriz pek ala.


Yurt dışına seyahat etmek pahalı değil mi, nasıl bu kadar seyahat ediyorsunuz?

Aslına bakarsanız pasaport ve vize işlerini hallettikten sonra gözünüzü korkutacak kadar da pahalı değil. Altı aylık Schengen vizesi alabilirsek zaten onun da hakkını veriyoruz. Böylece seyahat başına vize ücreti de çok yüksek olmamış oluyor.

Yine de bu kadar çok seyahat etmeyi sevince ekonomik çözümler de bulmak gerekiyor. Ekonomik seyahat etme yöntemleri buldukça da anladık aslında yurt dışına seyahatin çok da pahalı olmadığını. Mesela uçak biletlerini uygun fiyatlı almaya çalışıyoruz, otellerde yarı fiyatına kalmanın yöntemlerini buluyoruz. Örnek mi? Yurt dışında hafta sonları Hilton’da kalıyoruz, %50’ye yakın indirimli fiyatlarla.

Hele bir de yurt içi seyahatler ile karşılaştırdığınızda bazen daha bile uyguna gelebiliyor yurt dışına gitmek. Biraz daha yorucu oluyor her şey dahil bir otelde kalmaktan ama bambaşka bir ülke, yepyeni şehirler görmüş oluyorsunuz. Bizim gibi seyahat oburuysanız, kıyas kabul etmez…


İndirimli olsa bile uçak biletleri yine de çok pahalı değil mi?

Evet doğru, pahalı. Ama her seferinde ücret ödememiz gerekmiyor. Mesela bir keresinde Adios kartımızda biriktirdiğimiz puanlarla iki kişi ücretsiz San Francisco’ya gidip gelmiştik Delta Havayolu ile. Ayrıca zor günler için sakladığımız miller de fiyatlar yükseldiğinde işe yaramıyor değil hani… Zaten para biriktirmektense mil biriktirmek daha güzel bizim için. En son iki kişi uzak doğuya veya Amerika’ya ücretsiz business class uçabilecek kadar milimiz vardı. Tabii öyle durmasınlar boşuna dedik ve millerin hakkını verip New York’a iki kişi business class gidiverdik. Böyle gidersek mil programında en üst düzey olan Elite Plus olabileceğiz ailecek.


Seyahatlerinizi nasıl planlıyorsunuz? İş bölümü yapıyor musunuz?

Birimiz gitmeden önce günlerce, bazen haftalarca araştırma yapıyor; kitapçıya gidiyor, dayanamıyor ne var ne yok tüm gezi rehberlerini alıyor, haritaları telefonuna indiriyor, her gezilecek yeri haritada önceden işaretliyor. Diğerimiz ise her yere gitmeye dünden razı, koşullara aldırış etmeden sabah erkenden kalkıp şehirde kilometrelerce yürümeye hazır, gezilecek yeni bir ülke olsun yeter ona. Kızımız  da bavul çıkınca dolaptan heyecanla nereye gidiyoruz demeye başlıyor.

Kitaplar dergiler

Kütüphanenin bir rafını doldurduk seyahat kitapları ile…


Çocukla seyahat etmek zor olmuyor mu?

Olur mu öyle şey?! Duymamış olalım! demek isterdik ancak tabii ki çok çok kolay değil. Ama biraz rahat olursanız, pimpirikli yanınızı da tatile gönderirseniz düşündüğünüz kadar da zor gelmeyecektir. Aman her yer tertemiz olsun, vitaminiydi, mineraliydi, proteiniydi, yedikleri çok önemli, aman düzenin dışına çıkmayalım derseniz olmaz tabii. Çocuğunuzun ciddi bir sağlık problemi ya da alerjisi yoksa bırakın o da sınırlarını birazcık aşsın. Şu kısa ebeveynlik süremizde anladık ki anne-baba ne kadar mutlu ve stressiz, çocuk da bir o kadar huzurlu, mutlu, sağlıklı. Çocuğunuz bir kaç gün yumurta yemezse hiiiç bir şey olmaz merak etmeyin 🙂

Tatil zamaniii

Seyahate her daim hazırız 🙂

Çocuklu seyahatte bizim tarafta değişen belki de tek şey, geceleri gittiğimiz şehirlerde dışarı çıkamıyoruz oluşumuz, malum bebiş uyuduğu için… Çocuğunuzu ne kadar kendi keşiflerinize dahil ederseniz, o kadar erken bu tutkuyu aşılamış olursunuz. Sonrasında ailecek ver elini uzak şehirler, maceralarda dolu bir safari mesela.

Oyku 2

İsviçre Basel havalimanında bagajlarımızı almış arkadaşlarımızı beklerken…


Rotanızı neye göre seçiyorsunuz?

İlk önceliğimiz gitmediğimiz yerler. Yakın ve çok uçuş olan şehirler olması hem uçak bileti fiyatlarının ekonomik olmasına hem de uçakta fazla süre geçirmeden tatile başlamamıza neden oluyor. Tabii bunu dediğimiz sırada uzak doğu, Maldivler, Hindistan planları da yapmıyor değiliz.

Kampanyalar da belirliyor gideceğimiz ülkeyi. Mesela Pegasus’un kampanyası olduğunda, onun uçtuğu ama bizim gitmediğimiz nereler var diye bakmış, Stockholm’ü gözümüze kestirip yola çıkmıştık. Bir keresinde de Türk Hava Yolları’nın kampanyası ile iki hafta üst üste İspanya ve İtalya yapmıştık. Bu aralar ise araba ile Yunanistan’a gidiyoruz hafta sonları. Alexandroupolis’in (Dedeağaç) deniz ürünleri ve yemekleri pek bir güzel, üstelik de çok uygun fiyatlara.


Kısa süreliğine de olsa yurt dışına gidiyor musunuz?

Bizim de çoğunuz gibi hepi topu iki hafta iznimiz var. Buna rağmen bazen sadece hafta sonu, bazen de sadece bir günlüğüne tatil için yurt dışına seyahat ettiğimiz oluyor. İş için olan beş saatlik Basel  seyahatini saymazsak en kısa gittiğimiz tatil 24 saat sürdü, o kadar söyleyelim. İtalya’da o kadar sürede Cenova, Porto Fino ve Cinque Terre’yi de gezmeyi başarmıştık üstelik! Anlayacağınız illa bir hafta gerekmiyor yurt dışına gitmek için. Ama yine de bir Cuma veya Pazartesi için izin almak, koşuşturmamak adına faydalı olacaktır 🙂

Bir gunde Cinque Terre

Bir günlük İtalya Cinque Terre turundan Vernazza…


Bu kadar seyahat ediyorsunuz, başınıza kötü şeyler de gelmiştir. En ilginci hangisi?

Sabah ilk uçakla iş için Kahire’ye tek başıma seyahat ediyorum, tam da Türkiye ile Mısır arası ilişkilerin biraz limoni olduğu bir dönemde. Uçağımız inişe geçiyor. Uçaktan iner inmez havaalanının dışında bekleyen arkadaşımla buluşmak için hızlı adımlarla pasaport kontrolüne gidiyorum. Minik bir formu dolduruyorum sıra beklerken. Aman hiçbir şeyi yanlış yazmayayım da sıkıntı olmasın diyorum. Pasaport kontrolde sonunda sıra bana geliyor. Pasaportumu inceliyor polis dakikalarca. İlk sayfadan son sayfaya kadar çeviriyor. Sonra bir daha, sonra bir daha, sonra bir daha… Herhalde vizemi bulamadı diyorum, o kadar sayfa içinde. Bulamadıysanız vizemi gösterebilirim diye lafa giriyorum büyük bir özgüvenle. Pasaportumu bana doğru tutuyor ve arayıp bulamadığını düşündüğüm vizeyi gösteriyor. Bunu mu diyorsun diye soruyor. Sonra da cevaplamama fırsat bile vermeden bu tek seferlik vize diye cevabı kendisi veriyor. O esnada hatırlıyorum aynı vizeyi bir ay önce Mısır’a geldiğimde kullandığımı. Aynı anda kafamdan aşağı kaynar sular döküldü deyiminin ne demek olduğunu anlıyorum. Gözlerimi kapatıp iki elimi yüzüme götürüyorum, nasıl yaptım bunu diyerek. Karşımda oturan polis “It is a big problem” diyor ve elinde pasaportumla oturduğu koltuktan kalkıyor. Maalesef durum her geçen dakika daha kötü bir hal alıyor ve özetle nezarete atıyorlar. Devamını merak ediyorsanız Kabusa Dönen Yolculuk yazımızı buradan okuyabilirsiniz.

Kabusa dönen yolculuk Kahire Nezareti

Mısır’da kaldığım nezarethane…


Geçmiş olsun 🙂 Peki blog fikri nereden geldi aklınıza?

Baktık ki artık arkadaşlarımız bize ‘nerelere gitsek bu tatilde?’ diye soruyor, ‘şu ülkeye gidiyoruz, nereleri gezsek?’ diye tavsiye istiyor, ‘nasıl ekonomik ve güzel tatile çıkarız?’ diye fikir istiyor, işte o zaman ortalamadan birazcık daha fazla şey bildiğimizi fark ettik. Anlatmayı da pek sevdik arkadaşlarımıza.

Dostlarımızla birlikte yurt dışına seyahat ettiğimizde ise planları, gezi rotalarını tamamen bize bırakmaya başladıklarında daha fazla kişiye elimizden geldiğince yardımcı olabiliriz herhalde dedik. Önce deneme amacı ile küçük bir blog kurduk. İlgi görünce bugünkü blogumuzun adresini aldık ve başladık yazmaya.


Nasıl vakit ayırıyorsunuz yazılara?

İşte en zor kısmı burası ama işin içine tutku girince, bir de üstüne maaşlı çalışırken doktora yapmayı bile başarmayı sağlayacak bir öz disiplin olunca sonuç kaçınılmaz oluyor. İçeriğin kaliteli, özgün ve gerçekten işe yarar bilgilerle donanıyor olması bizim en önceliğimiz. Hal böyle olunca içerik üretmek için harcanan vakit de artıyor kaçınılmaz olarak. Peki ama nasıl sorusunun yanıtı ise; geceleri işten döndükten sonra uyumadan önce geçen birkaç saatte veya daha gün aydınlanmadan erkenden kalkıp sabahları yazmaya çalışıyoruz. Hafta sonları da çocuklar uyurken en az birkaç saat ayırmaya çalışıyoruz. Biliyoruz, pek çoğu için bu delilik ama ne şahane ki bunu sizin için yapan biz deliler var 🙂


Saventravel ne demek?

Aslında save ’n’ travel yazılıyor, hani rock ’n’ roll gibi. Tasarruf etmek ve seyahat etmek kelimelerinden geliyor. Seyahat ederken tasarruf edebileceğinizi anlatmaya, yurt dışına seyahat etmenin sanıldığı kadar da pahalı olmadığını göstermeye çalışıyoruz. Tamam, pek çok üniversitelinin hayali olan bir InterRail seyahatiyle kıyaslanamayabilir ancak yine de bütçenize hatrı sayılır yardımlarımız olabilir.


Biz de seyahatlerimizden tavsiyeler, fotoğraflar paylaşabilir miyiz?

Tabii ki, çok da mutlu oluruz. Eğer sizin de uygun fiyatlı seyahat etmek ile ilgili deneyimleriniz, görenlere seyahat için ilham verecek fotoğraflarınız varsa bizimle facebook hesabımıza mesaj atarak paylaşabilirsiniz, sizin adınıza yayınlarız. Böylece çok daha fazla kişiye yurt dışına giderken yardımcı olabiliriz.


Fotoğraf demişken hangi fotoğraf makinesini kullanıyorsunuz?

Nikon D3200. Kablosuz adaptör özelliği olması etkendi almamızda. Böylece kabloya gerek kalmadan, seyahatteyken fotoğrafları cep telefonumuza kopyalayabiliyoruz. Böylece en hararetli tartışma konularından olan Nikon mu Canon mu sorusu karşısındaki safımızı da belli etmiş olduk.


Siz hangi seyahat severleri takip ediyorsunuz?

Nat. Geo. People seyrediyoruz bol bol ve her seferinde iç geçiriyoruz, hayatı yalnızca gezmek olan insanları gördükçe. Hem yazar hem şef hem de programcı olan Anthony Bourdain’i de takip ediyoruz, özellikle yemek ve mekan önerileri için. Ama yeni tatlarda onun kadar cesur olduğumuzu söyleyemeyiz. Bir de posta kutumuzun her daim aboneleri olan yabancı seyahat dergilerimiz canlarımız, ciğerlerimiz 🙂


Yurt dışında en sevdiğiniz şehir hangisi?

Açık ara Roma! Büyüleyici, ilham verici, dinginleştirici, romantik, estetik, oraya yerleşme isteği uyandıran, son derece zarif bir şehir… Çoğu kişinin romantik tatil adresi olarak gösterdiği Paris’le karşılaştırıldığında bize göre yanıt uzak ara Roma. Beğendiğimiz bir diğer şehir ise Amsterdam, ve fakat güneşli ve ılık günleri yakalamanız şartıyla! Düşününce San Francisco da en sevdiğimiz şehirler listemizdeki iddialı yerler arasında. Doğrusu en çok hangi şehri sevdiğimizi bilmiyoruz ama hangisini sevmediğimizi biliyoruz: Paris! Bu yorumumuzla Paris sevdalısı gezgin ruhların şimşeklerini üzerimize çekmiş olsak da Paris’te geçirdiğimiz kara bulutlarla dolu, ekşi mi ekşi tatilimizi düşününce bu yorum az bile kalıyor! Merak ediyorsanız buradan okuyabilirsiniz.

Roma

En sevdiğimiz şehir Roma…


Issız bir adaya gidecek olsanız en ekonomik gitmek için üç tavsiyeniz ne olurdu?

Tüm seyahatin olabilecek en düşük bütçeyle gerçekleşmesini istiyorsanız gelsin size ilk 3 öneri:

1. Öncelikle uçak biletlerinizi Skyscanner gibi arama motorlarından alın, indirimli olsun. Aktarmalı giderseniz daha da uygun olur.

2. Öğle yemeklerini yemyeşil parklarda piknik şeklinde veya yerel pazarlarda sandviç ile geçiştirin, ama seyahat sürenize göre en azından bir akşamınızı da kendinizi şımartacak şekilde şık ve fakat turist tuzağı olmayan bir mekanda yemek yemek için ayırın. Otelinizin yakınlarındaki bir marketten alışveriş yapıp kendi sandviçinizi kendiniz bile yapabilirsiniz. Tatil sonunda ne kadar tasarruf ettiğinize inanamayacaksınız!

3. Son kritik tavsiyemiz de; ekonomik oluyor diye ulaşım kartı almayın, bizim gibi tabana kuvvet diyenlerdenseniz. Mümkün olduğu kadar şehri yürüyerek gezmeye gayret edin. Sadece tasarruf için değil, şehri tam olarak sindirmek, özümsemek için de gerekli. Böylece kaçınılmaz şekilde şehir içi ulaşım masrafını da düşürmüş oluyorsunuz.

Daha tavsiye çok ama “Top 3” dedik madem, çerçevenin dışına taşmayalım, gerisini yazılarımızın içinde bulabilirsiniz. Malum her rotanın kendine has tasarruf noktaları oluyor.


Seyahatlerinizi nasıl finanse ediyorsunuz?

Gönül isterdi ki blog ile kazandığımız paralar sayesinde dünyayı dolaşıyoruz diyelim. Ama malum ev kirası, arabanın sigortası, elektrik faturası vs. ile bu pek mümkün olmuyor. E herkesin karşısına, bir dönem çok ses getiren ETS Tur’un bir yıllık sınırsız seyahat teklifi gelmiyor, malum 🙂 O yüzden de kurumsal firmalarda çalışıyoruz. Ama hayalimiz; sadece blog sayesinde ailecek seyahatlere gidebilmek ve bunu tüm detayları ve ekonomik tavsiyelerle takipçilerimizle paylaşabilmek. Böylece kalan senelik izin günlerimizi saymadan, bayramları iple çekmeden, hafta sonlarına tatilleri sığdırmaya çalışmadan, kısacası üçün beşin hesabını yapmadan dilediğimiz ülkeleri gezebiliriz, bu sayede de pek çok seyahat severe ön ayak olup onları cesaretlendirebiliriz. Keşfedilecek, ruhun zenginliğine katkıda bulunabilecek, doğum günlerinde alınan yaşları daha da anlamlı hale getirebilecek o kadar çok yer var ki daha… Kim bilir belki bir gün hayallerimiz gerçek olur…


Hayalleriniz için biz size nasıl destek olabiliriz?

Ne kadar güzel bir soru 🙂 Aslında çok kolay bir yolu var. Tatile giderken otel rezervasyonu yapıyorsunuzdur ve kuvvetle muhtemel booking.com kullanıyorsunuzdur. Blogumuzdaki booking.com alanından rezervasyon yaparsanız, eşe dosta bloğumuzu tavsiye ederseniz ve de beğendiğiniz yazılarımızı sosyal mecralarda paylaşırsanız cansınız demektir, tadından yenmez, işte destek böyle olur dedirtirsiniz.


Madem öyle sizi hangi sosyal mecralarda takip edebiliriz?

Çok detaylı, bol görselli ve aktif olarak Facebook’tayız. Anlık fotoğraf paylaşımlarımızla Instagram’dayız. Hazırladığımız şehir rehberlerini ise Pinterest’te paylaşıyoruz, hem de haritaları ile. Twitter’da da yine anlık paylaşımlarımız, güncellemelerimiz ve bilgilendirmelerimizle varlığımızı hissettiriyoruz. Aşağıdaki hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

instagram.com/saventravel

facebook.com/saventravel

twitter.com/saventravel

pinterest.com/saventravel

Yeterince detaylı anlattık sanırız kendimizi. Bundan sonrası edinilecek yeni deneyimlere, bu deneyimleri size aktarmak için kalemimizin kuvvetine, heyecan verici farklı farklı rotalara, sizin bizi sosyal mecralarda beğenip takip etmenize ve de rezervasyonlarınızı sitemiz üzerinden gerçekleştirmenize kalıyor. Bol seyahatler ve keyifli tatiller dileriz herkese…