Kategoriler
Kıbrıs rehberi

Gazimağusa’da gezilecek yerler


Kıbrıs’ta sadece deniz, güneş ve kum(arhane) tatili yapmayalım gezelim diyorsanız Gazimağusa uğranılması gereken bir lokasyon. Adanın en iyi yanı en uzak yerine bile birkaç saat araba ile gidilebiliyor olması. Bu sayede nerede kalırsanız kalın Gazimağusa’ya da araba ile rahatlıkla gidebilirsiniz. Gerçi biz Kıbrıslı arkadaşlarımızla ile gezmiştik, bu sayede sağolsunlar adanın her yerini görme şansı yakalayabilmiştik :))

[widgets_on_pages id=4]

Güne ilk olarak Salamis Antik Şehri ile başladık. Tarihi M.Ö. 11. yüzyıla kadar uzanan Salamis kenti Enkomi halkının depremden sonra göç etmesi ile kurulmuş. Açıkçası Salamis’i öğle saatine kalmadan gezmekte fayda var çünkü gölgelik hiçbir yer yok.


Salamis’ten sonra gidilebilecek en yakın yerlerden birisi St. Barnabas Arkeoloji & İkon Müzesi. Kıbrıslı arkadaşlarımızdan öğrendiğimize göre Kıbrıs’ın en güzel müzelerinden birisiymiş burasıymış. Müzenin hemen yanındaki şapel de de etkileyiciydi. St. Barnabas’ın mezarına yer altına inen merdivenlerden ulaşılması biraz ürperticiydi gerçi. Hikayesi de aslında bir o kadar ilginç. Hristiyanlığı yaymak için 45 yılında Kıbrıs’a gelen Barnabas öldürülüp bataklığa saklanmış. Ama sonra öğrencisi tarafından bataklıktan çıkarılıp Salamis’in batısındaki yeraltı mezarına gömülmüş. Yüzyıllar boyunca gizli kalan mezar, 5. yüzyılda piskopos Anthemios’un mezarın yerini rüyasında gördüğünü söylemesi üzerine ortaya çıkmış. Mezardakinin Aziz Barnabas olduğu ise gömülürken yanına konulan Aziz Mathews incilinin kopyasının bulunması ile anlaşılmış.


Mağusa’nın için de gezilecek yerler mevcut. Şehir merkezine vardığımızda öncelikle St. Nicholas Katedrali’ni (nam-ı diğer Lala Mustafa Paşa Camisi) gezdik. Akdeniz’in en önemli gotik yapılarından biri olarak gösterilen katedral 1298-1312 yılları arasında inşa edilmiş.


Katedralin hemen karşısında Namık Kemal Zindanı ve Müzesi de görülebilir. Namık Kemal, Vatan Yahut Silistre oyunundan dolayı buraya sürülmüş.


Mağusa’da gidilebilecek bir başka yer de Othello Kulesi. St. Nicholas Katedrali’nin diğer tarafında (yaklaşık 200 m.) kalan kale 14. yüzyılda Lüzinyanlar tarafından inşa edilmiş ve Mağusa’nın girişi olarak kullanılmış.

[widgets_on_pages id=4]


Anahtar kelimeler: Kıbrıs’ta gezilecek yerler, Kıbrıs gezilecek yerler, Kıbrıs turları, Kıbrıs’ta nereler gezilir, Kıbrıs’ta neler yapılır, Kıbrıs’ta nereye gidilir, Mağusa gezilecek yerler, Mağusa görülececek yerler, Mağusa gezilmesi gereken yerler, Mağusa görülmesi gereken yerler, Mağusa turu, Mağusa’da gezilecek yerler, Gazimağusa’da görülecek yerler, Gazimağusa’da gezilmesi gereken yerler, Gazimağusa’da görülmesi gereken yerler, Gazimağusa gezilecek yerler, Kıbrıs Gazimağusa, Kıbrıs Mağusa

Kategoriler
Ana Sayfa Kıbrıs rehberi

Lefkoşa’da gezilmesi gereken 6 yer


Öncelikle söyleyelim Lefkoşa’da gezilecek yerler arasındaki mesafe o kadar uzak değil. Neredeyse hepsi şehir merkezinde…

İlk olarak Büyük Han’dan güne başlayabilirsiniz. 1572 yılında Osmanlı Valisi tarafından yaptırılan hanın alt katında yerel lokantalar ve cafeler, üst katında ise yerel el sanatlarının sergilendiği dükkanlar bulunmakta. Hatta buraya geldiğinizde Sedirhan’ın böreklerinin tadına bakmayı unutmayın.

[widgets_on_pages id=4]


Büyük Han’a uğradıysanız yanındaki Selimiye Cami’si olarak da bilinen St. Sophia Katedrali’ne de gitmelisiniz. Kıbrıs’ın önemli gotik mimari eserlerinden birisi olan bu katedral Osmanlılar tarafından cami olarak kullanılmaya başlanmıştır.


St. Sophia Katedrali’nin hemen karşısında St. Nicholas Kilisesi, yeni adı ile Bedesten bulunmaktadır. AB fonu ile restore edilen bir zamanların Bizans kilisesi, daha sonra Ortodoks merkezi ve Osmanlılar için bedesten olarak hizmet vermiş. Doğrusu restorenin AB işi olduğu diğer tarihi eserler ile karşılaştırıldığında çok rahat belli oluyor.


St. Nicholas Kilisesi’ne yürüme mesafesinde olan bir diğer tarihi eser ise Derviş Paşa Konağı ve Etnografya Müzesi’dir. Gerçi biz Cumartesi günü gittik ve maalesef kapalı idi. Kapısında yazan saatlere göre haftaiçi 08:00-15:30 arası, Perşembe günleri 08:00-13:00 ve 14:00-17:00 (yazın 18:00) saatlerinde açıkmış. Her daim Cumartesi-Pazar kapalı…


Derviş Paşa Konağı’ndan yürüyerek geri dönerken Atatürk Meydanı’nda Venedikliler tarafından 1550 yılında yapılan Venedik Sütunu’nu görebilirsiniz. Osmanlılar’ın Sarayönü Camisi’nin avlusuna koydukları sütun daha sonraları 1915 yılında İngilizler tarafından eski yerine getirilmiş.

[widgets_on_pages id=4]


Venedik Sütunu’nun hemen karşısında Lefkoşa’nın bir başka tarihi yapısı var. Venedikliler’in 1567 yılında inşa ettikleri Girne Kapısı, Osmanlılar tarafından Rum isyanına gözlem kulubesi olarak kullanılmış.


Bu kadar çok yürümek sizi yorduysa hemen Venedik Sütunu yanındaki oldukça güzel dekore edilmiş Gloria Jean’s Coffee’de mola verebilirsiniz.


Ayrıca çarşıya gittiğiniz zaman iki Kıbrıs’ı ayıran Birleşmiş Milletler kontrolündeki Yeşil Hat’ı da görebilirsiniz. Kıbrıs vatandaşlarının geçmesi serbest olsa da Türkiye’den gidiyorsanız Rum kesimine geçemiyorsunuz.


Anahtar kelimeler: Kıbrıs’ta gezilecek yerler, Kıbrıs gezilecek yerler, Kıbrıs turları, Kıbrıs’ta nereler gezilir, Kıbrıs’ta neler yapılır, Kıbrıs’ta nereye gidilir, Lefkoşa gezilecek yerler, Lefkoşa görülececek yerler, Lefkoşa gezilmesi gereken yerler, Lefkoşa görülmesi gereken yerler, Lefkoşa turu, Lefkoşa’da gezilecek yerler, Lefkoşa’da görülecek yerler, Lefkoşa’da gezilmesi gereken yerler, Lefkoşa’da görülmesi gereken yerler


Kategoriler
Kıbrıs rehberi

Girne’de gezilmesi gereken 5 yer



Kıbrıs’ta gezilecek yerler listesine mutlaka Girne de eklenmeli. Girne gezinizde güne Girne Kalesi’nden başlayabilirsiniz. Kıbrıs’ın önemli müzelerinden biri olan Girne Kalesi’nde St. George Kilisesi, Kırnı Mezarları canlandırmaları, Akdeniz Mezar Kazısı, Venedik Kulesi, Luzinyan Kulesi, sarnıç, zindanlar ve Batık Gemi Müzesi bulunmaktadır.


Yaklaşık sekiz yüz yaşında olan kalede ondan daha yaşlı bir şey arıyorsanız o da Helenistik döneme ait Girne Batığı’dır. Stockholm Vasa Müzesi’ndeki kadar kusursuz ve güzel görünmese de Girne Batığı’nın 2.300 yaşında olduğunu bilmek bile etkileyici… M.Ö. 300 yılında açık denizde tutulduğu fırtına sonucu Girne Limanı’nın bir mil açığında batan ticaret gemisinin 1970 yılında başlayan çalışmalar sonucunda 12 metrelik kısmı korunmuş.

[widgets_on_pages id=4]


Girne Kalesi’nden hemen sonra Girne Limanı’nda gezmek de güzel olabilir. Liman gece hayatı açısından restoranları, barları ve casinoları ile Girne’nin başlıca eğlence yerlerinden birisi olsa da limanda manzaranın tadını çıkarıp dondurmanızı yiyerek gezmek de son derece ekonomik bir tercih olabilir:)


Girne’de mutlaka görülmesi gereken bir başka yer ise, limana araba ile yaklaşık 10 dakika uzaklıkta olan Bellapais Manastırı ve Beyaz Giymiş Meryem Ana Kilisesi’dir (Ayia Asproforesha Kilisesi). Bellapais Manastırı gotik sanatın Yakın Doğu’daki en güzel örneği olarak bilinmektedir.

Manastırının üst katındaki dikdörtgen tonozlu yemekhane kısmı Gotik sanatın önemli örneklerinden birisi olarak gösterilmektedir. Papazlara yemek yedikleri sırada vaiz vermek için kullanılan kürsü hala yerindedir.

Avlunun öteki ucundaki kilise, yapının günümüze ulaşmış en iyi kısmı imiş. 13. yüzyıldan kalan kilisenin önyüzündeki freskler 15. yüzyılda İtalyan tarzında yapılmış.

[widgets_on_pages id=3]


Sırada St. Hilarion Kalesi; nam-ı diğer Disney Şatosu var. Kıbrıs’ta Disneyland olmayabilir ama her filmlerinin başında gördüğümüz meşhur şatosunun Kıbrıs’taki St. Hilarion Kalesi’nden geldiği söylenmektedir. Kale gerçekten de Kıbrıs’ın en yüksek tepelerinden birindedir. Girne’den bakıldığında ulaşılması imkansız gibi görünen dağın en tepesindeki kaleye araba ile yaklaşık 30 dakikada ulaşabildik. Kale Kıbrıs’ın Ortaçağ’a tanıklık etmiş önemli mimari yapılarından birisiymiş. Kale, adalıları Arap akınlarına karşı korumak ve uyarmak için yapılmış.

Kale yazın 09:00 – 18:00 (son giriş 17:00) arasında ziyarete açıktır. Açıkçası kale gezisi dik ve uzun bir yokuştan oluştuğundan en az bir saat ayırmanız faydalı olur. Fotoğrafta göreceğiniz üzere kalenin içinde oldukça zorlu parkurlar var, öğle sıcağında kaleyi ziyaret etmek çok akıllıca olmayacaktır.


Anahtar kelimeler: Kıbrıs’ta gezilecek yerler, Kıbrıs gezilecek yerler, Kıbrıs turları, Kıbrıs’ta nereler gezilir, Kıbrıs’ta neler yapılır, Kıbrıs’ta nereye gidilir, Girne gezilecek yerler, Girne görülececek yerler, Girne gezilmesi gereken yerler, Girne görülmesi gereken yerler, Girne turu, Girne’de gezilecek yerler, Girne’de görülececek yerler, Girne‘de gezilmesi gereken yerler, Girne‘de görülmesi gereken yerler


Kategoriler
Kıbrıs rehberi

Kıbrıs’ın uğranılması gereken yemek durakları


Kıbrıslı dostlarımız sağ olsunlar, bize hem adayı gezdirdiler hem de turist tuzağı yerlerden kaçırıp gerçek Adalıların yemek yedikleri yerlere götürdüler. Bu sayede adanın yerel yemeklerini tatma ve gizli kalmış mekanlarını da keşfetme şansı yakaladık.

İlk olarak güne Lefkoşa Gönyeli kavşağındaki Aliboy Büfesi’nde Kıbrıs sandviçi ile başladık. Kıbrıs’a özgü Bikla sosu, hellim ve Bolibif’ten (bir tür salam) oluşan bu sandviçin tadı güzel ve oldukça uygun fiyatlı. Hızlı ve uygun fiyata kahvaltı için doğru bir adres…


Sabah kahvaltısı için biraz daha vaktiniz varsa ve Lefkoşa’ya gideceksiniz uğranılması gereken bir başka yer daha var. Aslında Büyük Han’ın içindeki Sedirhan’ın kalori bombası böreklerini kaçırmak, aslında kaloriyi düşününce kaçırmamak üzücü olabilir 🙂 Sabah kahvaltısında hellim böreği, kıyma böreği ile karnınızı doyurup tatlı olarak da sac katmeri ile kendinize kalori festivali yapabilirsiniz. Açıkçası porsiyonlarını tahmin edemediğimiz için biz biraz fazla söylemişiz; kahvaltının sonunda birazını paket yaptırmak zorunda kaldık… 🙂


Kahvaltı faslından sonra atıştırmalıklar için de birkaç önerimiz var. Mesela eğer Zafer Burnu’na Girne yolunu kullanarak gidecekseniz mola vermeniz gerekecektir. Biz Tatlısu’da sadece birkaç villa tipinde bungalowdan oluşan Zambak Tatil Köyü’nde mola verdik ve Türk kahvesi ile birlikte Kıbrıs kahvesinin tadına baktık. Denize sıfır salaş lokantada güzel manzaranın tadını siz de çıkarabilirsiniz ve uygun fiyata kısa bir mola vermiş olursunuz.

[widgets_on_pages id=4]


Zafer Burnu’na vardığınızda ise St. Apostolos Andreas Manastırı’nı gezdikten sonra güzel bir deniz manzarası ile hemen yanındaki Sea Bird Hotel’in lokantasında balıklarının tadına bakabilirsiniz. Gerçi çok aç değilseniz sadece manzara ile ve ufak tefek bir şeyler atıştırmak daha iyi bir fikir olabilir… Sunduğu hizmete göre biraz pahalı kalabilir aksi takdirde…


Eğer yolunuz Gazimağusa’ya düşerse  Petek Pastanesi’nin dondurmalarının da tadına bakabilirsiniz. Venedik Sarayı kalıntılarından Othello Kalesi’ne giderken kısa bir mola olabilir; dondurmaları ise bol meyve parçacıklı…


Kıbrıs’ta öğle yemeği için es geçmemeniz gereken bir yer var sırada. Lefkoşa’da Büyük Han’ın hemen kapısının karşısında (aman dikkat Büyük Han’ın birden fazla kapısı var) Sabır Lokantası’na mutlaka uğramalısınız. Gerçi adından da şüphelenebileceğiniz üzere meşhur köftelerden yemek için gerçekten sabrınızın olması gerekiyor. Lokantanın tek müşterisi siz olsanız bile yarım saat boyunca beklemeniz gerekebilir. Her köftenin tek tek ve özenle siz sipariş ettikten sonra yapıldığı lokantada “nerde kaldı bizim yemek” dediğiniz zaman alacağınız cevap “(ızgaranın) üzerinde” olacaktır. En temizi, siz öncesinden kaç kişi geleceğinizi söyleyip rezervasyonunuzu yaptırın…


Sıra geldi akşam yemeği adreslerine… Girne’de olacaksanız mutlaka manzarası için uğramanız gereken bir restoran var. Bellapais Manastırı’nın hemen bitişiğindeki Kybele Restaurant inanılmaz bir manzara sunuyor. Özellikle vadinin üzerindeki masa için haftalar öncesinden rezervasyon yaptırmak gerekiyormuş. Fiyatlara dikkat etmekte de fayda var, manzaranın karşılığını alıyorlar çünkü…

[widgets_on_pages id=4]


Akşam yemeği için en güzelini sona sakladık. Sırada Kıbrıs’ta yemek yediğimiz en güzel restoran var; Girne’deki Ambiance Restaurant. Kıbrıs’ta romantik ve güzel bir yemek istiyorsanız mutlaka uğramanız gereken yer diyebilirim. Kıbrıs’ın meşhur şeftali kebabını yemek için de oldukça güzel bir mekan. Fiks menü içeceklerle kişi başı yaklaşık 25 €. Her ne kadar TL’ye çevirdiğinizde yüksek gibi görünse de masanız mezeler, ara sıcaklar, güzel kebap ve içecekler ile doluyor. O yüzden şık, denize sıfır romantik manzara ve akşam uyutmayacak kadar çok yemek için uygun bir

Kategoriler
Beyrut rehberi

Dünya’nın 7 Harikası adayı Jeita Mağarası



Beyrut’a kadar gitmişken vaktiniz de varsa yaklaşık bir saat uzaklıkta olan Jeita Mağarası’na gitmek güzel bir fikir olacaktır. İsmindeki mağarayı görüp de göreceklerinizi küçümsemeyin Lübnan’ın en önemli turistik yeri. Hatta Dünya’nın Yeni 7 Harikası listesine de aday olmuş. Biz gittiğimizde bu mağaraların bu denli önemli ve görülmesi gerekenler yerler olduğunu bilmiyorduk ama içeriye girdiğimizde iyi ki gelmişiz dedik. Girişte bizi uzun zamandır görmediğimiz 7UP maskotu Fido Dido karşıladı; sanırım Dünya’nın 7 Harikası’na gönderme yaparak… 🙂

Tarih öncesi çağlarda insanların yaşadığı bu mağaralardan aşağıdaki 1836 ve yukarıdaki 1958 yılında keşfedilmiş. Yukarıdaki mağara içinde yürürken ne kadar büyük olduğunu yolun sonuna geldiğinizde anlıyorsunuz; girişten 750 metre sonra izin verilen en uç noktaya gelip de aşağı bakınca 40 katlı apartman yüksekliği fark ediyorsunuz. İçerideki sarkıtlar ve dikitlerin uzunluğu Dünya’nın 7 Harikası’na niçin aday olduğunu hatırlatıyor görenlere…

[widgets_on_pages id=4]

Fotoğraf makineleri girişte toplandığı için flaşsız bir şekilde cep telefonundan ancak aşağıdaki fotoğrafı çekebildik; belki içerinin yüksekliği ve büyüklüğü fotoğraftaki insanların boyutları ile karşılaştırılarak fikir verebilir. Sarkıtlar belli olmasa da masaldan çıkmış bir halleri vardı, mağara sanki Yüzüklerin Efendisi filminin bir sahnesiydi.

Yukarı mağaradan aşağıdakine teleferik veya trenimsi araçlar ile gidilebiliyor.

Aşağıdaki mağaraya vardığınızda ise daha farklı bir deneyim sizi bekliyor, bu sefer yürümek yerine elektrikli teknelere biniyorsunuz ve su dolu mağaranın alçak tavanlarının arasından kafanızı eğerek geçip devasa yükseklikteki galeriye ulaşıyorsunuz. Sanki Harry Potter’ı da aşağıdaki mağarada çekmişler…

İki mağara bize Los Angeles’taki Universal Studios deneyimimizin gerçek halini yaşattı 🙂

[tube]http://www.youtube.com/watch?v=UT_WrSdTTuE&w=560&h=315[/tube]

Giriş ücreti: 12 $

Bu fiyata iki mağara ve aralarındaki ulaşım dahil

Adres: Jeita Grotto Keserwan Lebanon

Açık: Salı – Pazar 09:00 – 17:00


Beyrut’a gidecekseniz bunlar da ilginizi çekebilir.

[slideshow gallery_id=”10″]

[widgets_on_pages id=4]


Anahtar kelimeler: Beyrut’ta gezilecek yerler, Beyrut gezilmesi gereken yerler, Beyrut gidilecek yerler, Beyrut Jeita Mağarası, Beyrut Jeita Grotto, Jetta Mağarası yanlış yazanlar için :), Jeita mağaraları, Jeita Lebanon


Kategoriler
Rodos rehberi

Anthony Quinn, Zorba filmini çekmek için adaya geldiğinde bu koyu çok beğenmiş ve satın almış.



Rodos gezilecek yerler:

Adanın yolları fena olmamakla beraber, bazı yollar çok dönemeçli ve haritada görüp 10 dakikada giderim dediğiniz yerlere ulaşmak 1 saat sürebiliyor. O yüzden iyi bir rota çizmek gerek. Önerilere kulak asmakta da fayda var. Şehir merkezinde, “Yeni Şehir” tarafında bir Tourist Information bürosu var; çok yardımcı oluyorlar. Muhtelif dillerde mevcut olan kitapçıklardaki şahane fotoğraflara bakarak gideceğiniz yerleri seçmek de akılcı olur.

Yeni şehirde mağazalar, dükkanlar bulabilirsiniz. Bir sürü marka var, ortalamadan lükse.. Bir sürü kafe-bar da var… O bölge görsel olarak şehir. Şehirden gidenler için çok da enteresan olmayabilir. Kalenin arka taraflarındaki bir iki sokakta bazı markaların outlet mağazaları var. Timberland, Lacoste gibi markaların eski sezon ürünlerini buralarda indirimli fiyata bulabilirsiniz. Ama çok büyük indirimler de beklemeyin. Örneğin Lacoste tişört merakınız varsa, 75 yerine 62€’ya eski sezon ürünleri var.

Haritaya baktığınızda Rodos merkezin batısına doğru giderken birkaç küçük kasaba var. Yazlık siteler ve otellerin olduğu bölgeler de var. Soroni’ye kadar yol iyi. Oraya kadar gidip ne var ne yok görmek istedik, ama hava bozup inanılmaz bir dolu başlayınca, yazlık bir seyahat olmadı. Yol üstünde güzel sahiller bulabilirsiniz, ama Soroni’ye gitmeyin, hiçbir şey yok. Haritaya veya kitapçığa bakıp da daha ilerideki koyların çok guzel olabileceğini düşünüp de uzun yollar katetmenize de gerek yok. Şehirden uzaklaştıkça yollar yorucu, dönemeçli. Haritada görülen küçük bakir koylar da, açık deniz olmasından dolayı hayal kırıklığı yaratabilir.

Biz Glyfada’ya kadar gittik, bir şey bulamadık. Gene de zorlar giderseniz, yanınıza yiyecek içecek de alın, epey aşağıda olan plajlarda bir şey bulamama ihtimaliniz var. Glyfada’ya (adanın batı ucu sayılabilir) kadar gidip bir şey bulamayıp, bari aynı yoldan geri dönmeyelim diye düşündük.

Hele ki haritada “Geleneksel Köy” olarak tabir edilen bir sürü yer görünce, iyice iştahımız kabardı iç taraftan gitmek için… Lakin, yollar dönemeçli ve zor. Daha kötüsü, gerçekten görmeye değer bir köy falan yok. Ama bu yolu da görmüş olmak güzel, hele de işin ucunda doğu kıyısındaki şahane kıyılara varmak ödülü varsa…

Rodos Lindos… Lindos’u bize turistik bir yer olarak tasvir etmişlerdi. Çok turistik ve kalabalık yerleri tercih etmediğimiz için biraz zoraki gittik. Sonuç: muhakkak gidin!!! Çok güzel bir kasaba. Bir sürü ufak hediyelik eşyacılar, bir kale, bir sürü teraslı restoran-kafe-bar… Biraz Alaçatı, biraz Mikonos, hepsinden biraz. Hatta zamanınız varsa burada da bir iki gece kalarak iyice sindirebilirsiniz, gerçekten hem şık, hem sempatik, hem güzel. Hemen aşağıda da plaj var, hem sağda, hem solda: Anhony Quinn Beach…

Anthony Quinn Beach ile ilgili çeşitli söylentiler var, en sık duyulanı, Anthony Quinn, Zorba filmini çekmek için adaya geldiğinde bu koyu çok beğenmiş ve satın almış. Sakin ama güzel bir deniz arıyorsanız muhakkak gidin. Adanın benim gördüğüm en güzel denizi.

Kalithea… Kayalık-kumluk.. Her şey.. Çok güzel bir denizi var. Büyük kayaların üzerine şezlong-şemsiye atmışlar. Bir de küçük sahil lokantası var, taze balık, ahtapot vs. yiyebileceğiniz.. E daha ne olsun.. Görüle…

Haraki… İşte burayı Tourist Information’daki kitaptan gördük beğendik gittik. Ahtapotlar kurutulmak için asılmış, yanyana balık lokantaları dizilmiş, doğal, küçük bir yer. Biraz …

Kategoriler
Rodos rehberi

Yaz da geldi, Rodos zamanı da…



Sıra geldi son dönemlerin modası Yunan Adaları’ndan Rodos rehberine. Rodos’ta ulaşımdan yemeğe, ahtapottan kalamara, konaklamadan gezilecek yerlere, beachlerden müzelere yazarlarımızdan birçok yaşanmış tavsiye burada…

Rodos’a ulaşım:

Bu kadar yakınımızdaki Rodos adasına nasıl gidilir diyorsanız, Rodos’a haftanın 5 günü Marmaris’ten, 2 günü de Fethiye’den tekne kalkıyor. Tekneler diğer adalara gidenler gibi motor tipi değil, deniz otobüsüvari vasıtalar. Dolayısıyla öyle deniz havası alıp püfür püfür eşliğinde güneşlenerek yapılacak bir yolculuk hayal etmemekte fayda var. Marmaris’ten Rodos’a 65€, gidiş-dönüş… Saat ve fiyatları kontrol etmekte fayda var; Rodos Marmaris feribotu için Ferry online veya Blueguide’ı ziyaret edebilirsiniz.

Rodos’ta araba kiralama:

Rodos adası gezilecek yerler konusuna geçmeden önce ilk ihtiyacımız öncelikle araba kiralamak. Ada oldukça büyük, bir o kadar da turistik ve kalabalık. Rodos’ta ulaşım konusunda sıkıntı yaşamamak ve standart birkaç yerin dışına gidebilmek için ayağınızı yerden kesecek bir araba veya motor şart. Hemen limandan çıkışta karşınızda göreceğiniz acentelerin birinde bu işi halletmeniz mümkün. 4-5 ofis yanyana, genellikle benzer koşullar ve olanaklar sunuyorlar. Üşenirseniz hepsini gezmenize gerek yok, içinize sinen ilkinden aracı alıp çıkabilirsiniz. Dikkat; adada park konusu önemli ve özellikle şehir içinde zor… Park için belirlenmiş bölgeler var. Mavi çizgilerle belirlenmiş alanlara ücretsiz park yapılabiliyor. Diğer yerler ücretli. Saati 1€. Sabah saat 10’dan sonra Kaleiçi’ne arabayla girilmiyor. O yüzden büyük valizlerle gidiyorsanız surlara yakın bir yerler, hatta liman tarafı değil, yukarıya, yani üniversite tarafındaki çıkışa doğru bi yerler ayarlamanız kolaylık sağlayabilir. Böylece en önemlisi aracınıza çok daha kolay bir ücretsiz park yeri bulursunuz ve de daha az yürürsünüz.

Rodos’ta konaklama:

Rodos’ta nerede kalınır sorusuna ilk cevabımız ne istediğinize göre değişir olacaktır… 4-5 yıldızlı Rodos otelleri, muhtelif bölgelerde var ama adaya gidip de otele tıkılmak çok makul gelmeyenlerden iseniz iki önerim var: şehir merkezi ve Lindos. Çünkü şehir merkezi ve Lindos pansiyon dolu. Her ikisinde de bir sürü pansiyon, butik otel bulabilirsiniz. Biz limandan çıktığımızda elimize kartını tutuşturan Sofia Teyze’nin kale içindeki pansiyonunda kaldık. Küçük ama temiz bir yer. Lüks veya büyük bir konfor beklentiniz yoksa, bu veya bunun gibi başka yerleri kolaylıkla ayarlayabilirsiniz. Sofia’da o tarihte odaya 40€ ödedik ve 3 kişi kaldık. Yüksek sezonda daha pahalı olabilir. Yine bizim gittiğimiz tarihte yer sıkıntısı vardı. Özellikle İtalya’dan çok ucuz uçak seferleri koydukları için kalabalıktı ve oteller de doluydu. O nedenle, mümkünse gitmeden önce başınızı sokacak bir yer ayarlamakta fayda var.

Rodos hakkındaki bilgiler işinize yaradıysa daha fazla kişiye ulaşmak için sayfamızı beğenin…

Anahtar kelimeler: Fethiye Rodos feribot, Lindos pansiyon, Marmaris Rodos feribot, Marmaris’ten Rodos, Rodos Adası, Rodos adasına nasıl gidilir, Rodos araba kiralama, Rodos Bodrum, Rodos deniz otobüsü, Rodos ekşi, Rodos gezi, Rodos Girit, Rodos için vize, Rodos island, Rodos konaklama, Rodos Lindos, Rodos Marmaris, Rodos nerededir, Rodos otelleri, Rodos pansiyon, Rodos pansiyonları, Rodos rent a car, Rodos tatil, Rodos tatili, Rodos tur, Rodos turu, Rodos ulaşım, Rodos’a ulaşım, Rodos’ta konaklama, Rodos’ta nerede kalınır, Rodos’ta ulaşım, Rodos’ta pansiyon

Kategoriler
Beyrut rehberi

İzmir Konak + Antakya + Floransa Belediyesi = Beyrut Nejmeh Meydanı



Beyrut’un iç savaştan önce nasıl bir yer olduğunu anlamak istiyorsanız mutlaka gitmeniz gereken bir yer var Downtown olarak da bilinen Nejmeh Meydanı (Place de l’Etoile). Buraya gelmeden Beyrut’tan dönmüş olsa idik; Beyrut, savaştan çıkmış yarı harabe binaların önündeki bir dolu lüks Alman arabasının dolduğu bir şehir olarak aklımızda kalacaktı. Oysa ki burası gerçekten de bir Avrupa şehrinde karşılaşabileceğiniz gelişmişlikte ama kiliseyi ve camiyi yan yana barındıran ve bir yandan da merkezinde kocaman Rolex saat kulesi olan bir yer. Yani dinlerin buluştuğu Antakya’yı alın, üstüne İzmir Konak’taki saat kulesini koyun üzerine bir de Floransa Belediyesi yönetimini ekleyin; işte Nejmeh Meydanı…

Nejmeh Meydanı söylenenlere göre iç savaş zamanında yerle bir olmuş ama savaştan sonra tekrar eskisi gibi tasarlanıp inşa edilmiş. Şehrin diğer yerlerini düşünüldüğü aslında çok büyük ve önemli bir fark çünkü birçok bina sanki yakın zamanda savaş çıkacakmışçasına mermi delikleri ile ayakta duruyorlar.

[widgets_on_pages id=4]

Nejmeh Meydanı ve Downtown bölgesinde en çok dikkati çeken kilise ve camilerin dostça yan yana duruyor olması. İki dinin ibadethaneleri aynı fotoğraf karesinin içine rahatlıkla sığabiliyorlar.

Fakat bu görüntülere aldanmamak gerek çünkü camiler ve kiliselerin birbirine komşu olmasının bir bedeli olmuş; Lübnan İç Savaşı…

Nejmeh Meydanı’ndaki tek görülecek yerler kiliseler ve camiler değil; aynı zamanda birçok restaurant ve kafe de bulunmakta. Sokaklardaki bu restaurantlar sadece turistleri değil aynı zamanda Beyrut’un yerel insanlarını da ağırlıyor. Saat kulesine çıkan sokaktaki restaurantlardan birinde yemek yedik biz de. Herhangi bir tavsiye ile gitmememiş olmamıza rağmen yemekleri oldukça güzeldi, özellikle kuzu şişin tadı çok güzeldi… Beyrut’a gittiğimiz ekipte gerçekten bu işin piri de vardı ve yerel tatları araştıran Berceste‘den Yusuf Abimiz de kuzu şişe tam puan verdi :)))

[widgets_on_pages id=4]

Ancak tatlılar konusunda o kadar da başarılı olduklarını söyleyemeyeceğiz; çok güzel görünüyor olmasına rağmen yaptıkları geleneksel peynirli tatlının tadı yoktu… Başka bir restaurantta daha görünüşüne kanıp sipariş ettiğimiz bu tatlı anladık ki yoğun lor peyniri ile yapıldığından tatsız tuzsuzmuş…


Restaurantlar: İçecekler ve nargile dahil kişi başı yaklaşık 35 TL (menüden örnek verirsek 15.000 Lübnan Lirası yaklaşık 10 $)


Anahtar kelimeler: Beyrut’ta gezilecek yerler, Beyrut şehir merkezi, Beyrut Nejmeh Meydanı, Beyrut’ta yemek


Kategoriler
İstanbul yazıları

Burgazada’da korku dolu anlar…



İstanbul’da havalar güzelleşmişken ve adalar henüz yeterince kalabalıklaşmadan “bir Burgazada yapalım” dedik. Bostancı’dan Şehir Hatları sadece haftasonları beş sefer yaptığı için Mavi Marmara ile Burgazada’ya yaklaşık 45 dakikada vardık. Ki aslında bu yolculuk bile İstanbul’da olmamıza rağmen denizi ne kadar özlediğimizi hatırlatmaya yetti.

Burgazada’ya iner inmez karşımıza çıkan kimisi meşhur (Barba Yani gibi) balık lokantalarından birisinde oturmamak için kendimizi zor tuttuk çünkü saat akşam yedi olmuştu ve çok acıkmıştık. İyi ki dayanıp önce biraz adayı dolaşalım demişiz. İskeleden yaklaşık 200 metre uzaklıkta önünde onlarca bisikletin olduğu bir dükkan gördük. “Ama ben yıllardır bisiklete binmemiştim” nidalarından “Yaa, paçalarım acaba zincire sıkışır mı?” sorularına kadar geçen bir karar verme faslından sonra saati 5’er TL’ye üç kişi bisikletlerimizi kiraladık.

En az yokuşun olduğu rotadan Kalpazankaya’ya kadar çıktık. İyi ki bisiklet kiralamışız hem faytondan çok daha zevkli idi hem de o kadar yolun yürünmesi pek de mantıklı olmayabilirdi, hele bir de o kadar acıkmışken. Tepeye vardığımızda ağaçlıklar arasındaki Kalpazankaya Restaurant bizi karşıladı. Menüsüne kısaca bir göz attıktan sonra, ne çok pahalı ne de ucuz diyerek, çok güzel manzarasına rağmen yemekten sonra bisiklet ile o kadar yolu dönemeyeceğimizi göz önüne alarak tekrar yokuş aşağı bisikletçimizin yolunu tuttuk.

[widgets_on_pages id=4]

Dönüş yolunda hava iyice kararmıştı, böylece Burgazada’da korku dolu anlar filmimizi çekebildik :))

[widgets_on_pages id=4]

Sahile ulaşıp bisikletlerimizi teslim ettikten sonra artık hava iyice kararmıştı. Açlığın üstüne bisiklet ile ada turunun ardından bisikletçinin hemen yanındaki balıkçı Yasemin Restaurant‘a zor attık kendimizi. Bu seçimimiz ile böylece iskelenin kalabalığından ve gürültüsünden uzakta kalabildik ve deniz hemen kenarındaki masamızda oturup dolunayın karşımızdaki tepelerin ardından doğmasının zevkini çıkarabildik. Tüm bunların yanında mezeler ve balığın tadı da ortalamanın üzerinde idi…


Bisiklet turu ücreti: 5 TL/saat

Üç saatten uzun kiralayacaksanız, 15 TL’lik günlük fiyat daha mantıklı

Yasemin Restaurant: İçecekler dahil kişi başı yaklaşık 50 TL

Balıkları sipariş etmeden pazarlık yapıldığında veya en azından fiyatları sorulduğunda menu vermediklerini de düşündüğümüzde %20 tasarruf edilebiliyor.


Anahtar kelimeler: İstanbul adalar, Burgazada turu


Kategoriler
San Francisco rehberi

Golden Gate Park



Pasifik Okyanusu’ndan San Francisco’nun merkezine kadar 5 km uzunluğunda bir alanı kaplayan Golden Gate Park, San Francisco’yu sevmemize neden olan bir başka güzellik…

Park denilince biz biraz daha ufak bir yer düşünmüştük ama yürüyerek dolaşılabilecek bir yer kesinlikle değil. Öyle ki kendi içinde başka parklar da var… Shakespeare Garden, Japanese Tea Garden, Buffalo Paddock, Strybing Arboretum, Queen Wilhelmina Tulip Garden, Conservatory of Flowers gibi parkları ve California Academy of Sciences ve de Young gibi müzeleri içinde barındırıyor.


Özellikle Japanese Tea Garden sessizliği, doğası, özeni ve mimarisi ile kapısında “piknik yapmak yasaktır” yazacak kadar farklı bir yer :))

Diğer fotoğraflar için aşağıdaki galeriye tıklayın…

Japanese Tea Garden videosu için aşağıdaki görüntüye tıklayın…

[youtube http://www.youtube.com/watch?v=12296lxIm4E?rel=0]

Bu da kamera arkası; sincabı yakalamak için epey bir uğraştık :))


Golden Gate Park’ın içindeki Buffalo Paddock‘u duyunca kızıldereli ve kovboy filmlerinde gördüğümüz bufaloyu merak ettiğimizden nasıl bir yermiş bu padok diye bakmaya karar verdik. Etrafta koşturan onlarca bufalo hayalimiz maalesef sürekli oturan çitler ile ayrılan uzaklardaki üç bufaloyu görünce sona erdi.


Tüm parkı dolaşmak istiyorsanız bir tam günü ayırmanız gerekecektir. Özellikle California Academy of Sciences müzesi mutlaka uğranması gereken yerlerden birisi. Tasarımı ve mühendisliği ile gerçekten doğa dostu belgesellere konu olan müzede yağmur ormanlarından akvaryumlara çeşitli sergiler bulunmakta.


Japanese Tea Garden

Giriş ücreti: 7 $

Pazartesi, Çarşamba ve Cuma günleri 10:00’dan önce girerseniz ücretsiz, tasarrufunuz 7 $. 

Açık: 1 Mart – 31 Ekim 09:00 – 18:00, kışın 09:00 – 16:45

Kapalı: –

Adres: 75 Hagiwara Tea Garden Drive, Golden Gate Park, San Francisco


California Academy of Sciences

Giriş ücreti: 29,95 $

Go San Francisco Card veya CityPASS ile  ücretsiz, tasarrufunuz 29,95 $.

Açık: Pazartesi-Cumartesi 09:30 – 17:00, Pazar 11:00 – 17:00

Kapalı: Şükran Günü ve 25 Aralık

Adres: 55 Music Concourse Drive, Golden Gate Park, San Francisco, CA