Barberini Müzesi
Roma’da Vatikan, Colosseum ve Roma Forumu’nu gezdikten, Aşk Çeşmesi ve İspanyol Merdivenleri’nin önünde fotoğraf çektirdikten sonra Roma’da görülmesi gereken yerler hala tamamlanmış sayılmaz. Roma’nın sokakları, kiliseleri ve çeşmeleri kadar saraylarının içleri de görülmeye değer eserler sunuyor. Via Veneto üzerindeki Palazzo Barberini de Roma’dan dönmeden görülmesi gereken, çok kişinin uğramadığı gizli kalmış bu yerlerden birisi.
Palazzo Barberini, ziyaretçilerine kendisi hakkında bazı mesajları daha onlar gelmeden sessizce iletiyor. Roma’yı gezen turistler, Roma haritasını karıştırırken Barberini Meydanı’nı gördüklerinde, metroda giderken Barberini durağı tabelasını okuduklarında, Piazza Barberini‘de yürürken Bernini tarafından tasarlanan çeşmeler dikkatlerini çektiğinde Barberini Ailesi’nin ne kadar varlıklı olduğunu daha Palazzo Barberini’ye ulaşmadan anlıyorlar. Piazza Barberini’deki 17. yüzyılda Bernini tarafından yapılan Triton Çeşmesi ise, deniz kabuğundan sürekli yükselen suyu ile, ebedi hareketsiz yarı insan yarı balık heykelin her an canlanıp ziyaretçileri selamlayacağı beklentisi yaratıyor.
Barberini Sarayı’ndan içeriye girdiğinizde ise etkileyici Ulusal Antik Sanat Galerisi (National Gallery of Ancient Art of Barberini Palace) ile karşılaşıyorsunuz. Altmış yıl süren yenileme çalışmalarından sonra eklenen yeni odalar ile Roma’nın en büyük müzelerinden biri haline gelen Barberini Müzesi, farklı çağlardan, yerlerden ve tarzlardan eserlere, birbirleri ile buluşabilecekleri ortak bir nokta sunuyor. Bu kadar farklılığı barındırıyor olmasına rağmen eserleri Toskana, Romalılar, Veneto, Lombardiya, Napoliten, on dördüncü yüzyıl okulları, geç gotik, erken Rönesans, on sekizinci yüzyı başlarında Roma gibi isimlendirdiği odalarda sergilediği için bir o kadar da düzenli ve gezmesi kolay. Ulusal Antik Sanat Galerisi’nin 34 odasında gezerken kendinizi zaman makinesinde İtalya’yı gezer gibi hissediyorsunuz.
Barberini Sarayı’nın, bu kadar görülmesi gereken yerlerden biri yapan özelliği ise The Triumph of Divine Providence olarak bilinen tavan işlemesi. Dünyanın sonunu görebileceğiniz izlenimini uyandıran, gökyüzünün masmavi olduğu bir günde, nasıl ufuk çizgisinin nerede bittiği, denizin nerede başladığı belli olmuyorsa Barberini Sarayı’nın barok tavanında da freskin nerede bittiği, tavandaki süslemelerin nerede başladığı anlaşılamıyor. Prestijli bir otelin lobisinden daha büyük ama o lobiye hiç yakışmayacak kadar az sayıda, sadece bir koltuğun olduğu Palazzo Barberini’nin kabul salonunda tavana bakmaktan boynunuz ağrıyor. Ve o zaman, o tek ama büyük koltuğun ne işe yaradığını anlıyorsunuz; uzanıp tavanı seyretmeye… Odanın tavanının üzerinde süzülüyor gibi duran figürler, sanki ziyaretçiler birer sanat eseriymiş gibi odada gezenleri izliyor. 21. yüzyılın üç boyutlu televizyonlarından daha üç boyutlu duran bu tavan, 17. yüzyıl illüzyonu ile boyut algınızla oynuyor. Bu gerçekten bomboş odanın, görevini çok iyi yapan güvenlik görevlisi ise, her çektirmediği fotoğraftan yüklü miktarda prim alırcasına, soğukkanlı bir şekilde gözlerini sizden ayırmadan, altı yılda tamamlanan barok tavanı bir salisede fotoğraf makinenizin deklanşörüne basarak kopyalamadığınızdan emin oluyor. Başka bir deyişle maalesef fotoğrafını çekemedik…
Roma’nın çok bilinmeyen yerlerinden birisi olan Barberini Sarayı’nın odalarının sade ama bir o kadar sanat dolu dekoru, gezenleri yüzyıllar öncesine götürüyor. Köy evlerindeki odaların duvarlarında asılı olan kilimler gibi rengarenk, ama yere paralel uzanan bu eserleri boynunuz sırtına değerken anlamaya çalıştığınızda sanki sanatçılarının tavana uzanırken çektikleri çileye ortak oluyorsunuz.
Sarayın sadece tavanı değil, dekorasyonu da olağandışı. Odalardan birisinde tek başına bekleyen heykelin sanki yalnızlığını gidermek için size seslenmesi gibi, koridorların duvarlarında yankılanan su sesini takip ettiğinizde bomboş odada bir çeşme ile karşılaşabiliyorsunuz.
Kısaca Roma’nın merkezinden uzaklaşmadan, farklı, onlarca turistin bilmediği, görülmesi gereken bir yer arıyorsanız Barberini Sarayı’nı mutlaka gezi listenize eklemelisiniz.
Açık: Salı – Pazar 08:30-19:00
Kapalı: 25 Aralık ve 1 Ocak
Giriş: 7 € (Galleria di Palazzo Barberini ve Galleria di Palazzo Corsini kombine biletleri ise 9 €, Roma Pass ile ücretsiz)
Roma’da ilginizi çekebilecek diğer yerler…
[slideshow gallery_id=”15″]