Rodos gezilecek yerler:
Adanın yolları fena olmamakla beraber, bazı yollar çok dönemeçli ve haritada görüp 10 dakikada giderim dediğiniz yerlere ulaşmak 1 saat sürebiliyor. O yüzden iyi bir rota çizmek gerek. Önerilere kulak asmakta da fayda var. Şehir merkezinde, “Yeni Şehir” tarafında bir Tourist Information bürosu var; çok yardımcı oluyorlar. Muhtelif dillerde mevcut olan kitapçıklardaki şahane fotoğraflara bakarak gideceğiniz yerleri seçmek de akılcı olur.
Yeni şehirde mağazalar, dükkanlar bulabilirsiniz. Bir sürü marka var, ortalamadan lükse.. Bir sürü kafe-bar da var… O bölge görsel olarak şehir. Şehirden gidenler için çok da enteresan olmayabilir. Kalenin arka taraflarındaki bir iki sokakta bazı markaların outlet mağazaları var. Timberland, Lacoste gibi markaların eski sezon ürünlerini buralarda indirimli fiyata bulabilirsiniz. Ama çok büyük indirimler de beklemeyin. Örneğin Lacoste tişört merakınız varsa, 75 yerine 62€’ya eski sezon ürünleri var.
Haritaya baktığınızda Rodos merkezin batısına doğru giderken birkaç küçük kasaba var. Yazlık siteler ve otellerin olduğu bölgeler de var. Soroni’ye kadar yol iyi. Oraya kadar gidip ne var ne yok görmek istedik, ama hava bozup inanılmaz bir dolu başlayınca, yazlık bir seyahat olmadı. Yol üstünde güzel sahiller bulabilirsiniz, ama Soroni’ye gitmeyin, hiçbir şey yok. Haritaya veya kitapçığa bakıp da daha ilerideki koyların çok guzel olabileceğini düşünüp de uzun yollar katetmenize de gerek yok. Şehirden uzaklaştıkça yollar yorucu, dönemeçli. Haritada görülen küçük bakir koylar da, açık deniz olmasından dolayı hayal kırıklığı yaratabilir.
Biz Glyfada’ya kadar gittik, bir şey bulamadık. Gene de zorlar giderseniz, yanınıza yiyecek içecek de alın, epey aşağıda olan plajlarda bir şey bulamama ihtimaliniz var. Glyfada’ya (adanın batı ucu sayılabilir) kadar gidip bir şey bulamayıp, bari aynı yoldan geri dönmeyelim diye düşündük.
Hele ki haritada “Geleneksel Köy” olarak tabir edilen bir sürü yer görünce, iyice iştahımız kabardı iç taraftan gitmek için… Lakin, yollar dönemeçli ve zor. Daha kötüsü, gerçekten görmeye değer bir köy falan yok. Ama bu yolu da görmüş olmak güzel, hele de işin ucunda doğu kıyısındaki şahane kıyılara varmak ödülü varsa…
Rodos Lindos… Lindos’u bize turistik bir yer olarak tasvir etmişlerdi. Çok turistik ve kalabalık yerleri tercih etmediğimiz için biraz zoraki gittik. Sonuç: muhakkak gidin!!! Çok güzel bir kasaba. Bir sürü ufak hediyelik eşyacılar, bir kale, bir sürü teraslı restoran-kafe-bar… Biraz Alaçatı, biraz Mikonos, hepsinden biraz. Hatta zamanınız varsa burada da bir iki gece kalarak iyice sindirebilirsiniz, gerçekten hem şık, hem sempatik, hem güzel. Hemen aşağıda da plaj var, hem sağda, hem solda: Anhony Quinn Beach…
Anthony Quinn Beach ile ilgili çeşitli söylentiler var, en sık duyulanı, Anthony Quinn, Zorba filmini çekmek için adaya geldiğinde bu koyu çok beğenmiş ve satın almış. Sakin ama güzel bir deniz arıyorsanız muhakkak gidin. Adanın benim gördüğüm en güzel denizi.
Kalithea… Kayalık-kumluk.. Her şey.. Çok güzel bir denizi var. Büyük kayaların üzerine şezlong-şemsiye atmışlar. Bir de küçük sahil lokantası var, taze balık, ahtapot vs. yiyebileceğiniz.. E daha ne olsun.. Görüle…
Haraki… İşte burayı Tourist Information’daki kitaptan gördük beğendik gittik. Ahtapotlar kurutulmak için asılmış, yanyana balık lokantaları dizilmiş, doğal, küçük bir yer. Biraz daha renkli ve canlı görünüyordu resimlerde, ama gene de güzeldi. Lokal bir köy, denizi de fena değil. Aralarda o kadar cok sahil-plaj var ki. Hepsine girip çıkmak zor, gördüklerimden Kalithea ve Anthony Quinn’i biraz daha sükunet ve alternatif mekanlar arayanlara öneririm.
Haritalarda ve tabelalarda Seven Springs diye bir yer var. Kaynaklar, sular, çağlayanlar bekliyorduk giderken. Vardığımızı tam anlayamadık oraya, bakındık etrafta ne var ne yok diye ama küçük bir su birikintisinden öte bir şeye rastlayamadık. Sıcakta ormanlık, gölgelik bir yere gidip serinleyelim derseniz buyrun ama beklentiniz olmasın 🙂
Filerimos… Tepelerde eski bir yerleşim yeri.. Şu anda küçük bir kilise ve kalıntılar var. Bir de tavus kuşları. Enteresan; ağaçlarda, yollarda, her yerdeler. Duymadıysanız, burada tavus kuşu sesini kesin duyarsınız. Ama kanatlarını açmaları zor…
Rodos Eski Şehir, büyük bir kalenin içine kurulu. Yerler taş. Bir meydan var, oranın etrafında bir sürü restoran-kafe-bar. İnsanlar hep dışarda… Meydana çıkan iki sokak da barlar sokağı. Rock, Pop, Yunan, Latin… Ne isterseniz bulabilirsiniz. İnsanlar sokaklara taşmış, gece 1’den sonra sokaktan geçerken epey zorlanılıyor. En iyisi, kafanız çok yüksek sesli müziği ve kalabalıktan doğan havasızlığı kaldırırsa, buralarda bir şeyler içmek. Bahçesi olan, güzel müzik çalan alternatif mekanlar da var, buralarda keyifli zaman geçirebilirsiniz. Bir diğer alternatif de, bizim yaptığımız gibi içeceklerinizi bakkaldan alıp, meydandaki çeşmenin orada daha havadar, muhabbetli ve daha az sert bir gece geçirmek olabilir.
Biraz da müze… Rodos’ta gezilecek yerler arasında tarihi mekanlar da var. Şehirdeki Arkeoloji Müzesi, 1489’da yapımı bitmiş bir hastane binasında. Görülmesi gereken bir yer, dünyada da adı duyulmuş bir müze olduğu söyleniyor.. Giriş 6 €. Akropolis (Rodos).. Burayı bayağı aradık taradık, meğer birkaç kere yanından geçip gitmişiz. Arabadan inip bakmadık, bakacak çok bir şey bulamadık.. Gene de kalıntılar, taşlar, meraklıların ilgisini çekebilir.
Rodos’ta yemek:
Rodos’ta yemek için alternatif aradığınızda binbir çeşit alternatif mevcut. Şehirde Asmalımescit’e, daha çok Nevizade’ye, benzetilebilecek sokaklar var, buralarda lokal yemekler yiyebilir, uzo içebilirsiniz. Astra, adalı bir ailenin lokal restoranı. Mezeleri güzel. Ama her yemek çok matah değil doğrusu.
Adanın en iyisi ise kesinlikle Fotis (sadece benim değil, adalıların da yorumu). Biraz daha dışarda, Sofia’ya ve pansiyonların olduğu bölgeye daha yakın. Çok büyük bir mekan. Adanın en spesiyal balıkçı-deniz ürüncüsü. Yorgo’ya rastlarsanız, birkaç kelime Türkçe ile Türk müdavimlerinden bahsederken, 12 ay açık lokantasının popülaritesini onun ağzından da dinleyebilirsiniz. Mezeleri çok güzel. İçi peynirle doldurulmuş kalamarını muhakkak deneyin. Tencerede midye, karides ve ahtapotunu da, eğer seviyorsanız kaçırmayın…
Sabah kahvaltıda, meydana bakan cafelerin birinde oturup yoğurt yiyin. Yoğurtları çok lezzetli. Üzerine fındık-fıstık veya bal koyarak servis ediyorlar. Ballısını öneririm. Hem ferah, hem faydalı 🙂
Rodos oldukça büyük bir ada. Her gün iki plajına gitseniz bile bir haftada bitmeyebilir. O yüzden neyi sevdiğinize göre tercihler yaparak ilerleyebilirsiniz. Kısa tatil için de güzel destinasyon, hem de görmediğiniz yerleri bir sonraki gelişte görmek için bahaneniz olur. Beğenirsiniz, herkesin zevkine göre bir şeyler muhakkak var. Yemek, deniz, eğlence, tarih, kalabalık, sükunet.. Hepsi… Kesin beğenirsiniz:)
Rodos hakkında işinize yarayabilecek bir özel bir internet sitesi de var, işinize yarayabilir… Örneğin beachlerin hepsini bu siteden inceleyebilirsiniz.
Sayfamızı beğendiyseniz daha fazla kişiye ulaşmak için yukarıdaki Facebook bölümünden beğenin… :)))
Anahtar kelimeler: Rodos Adası, Rodos Anthony Quinn Beach, Rodos beach, Rodos sahiller, Rodos gezilecek yerler, Rodos’ta gezilecek yerler, Rodos nereler gezilir, Rodos nerelere gidilir, Rodos’ta nereler gezilir, Rodos’ta ne yapılır, Rodos’ta yapılacaklar, Rodos’ta yemek, Rodos’ta ne yenir, Rodos yemek